Müslüman toplulukların en önde gelen problemlerinden biri, hiç
şüphe yok ki şahsa bağlılık, şahsî tahakküm veya lider sultası gibi
ruhî, fikrî, siyasî, sosyal marazlardır.
Bu içtimaî hastalıkların çoğu müzmin, yani kronik hale gelmiştir.
Bundan kurtulmak, öyle sanıldığı gibi kolay değildir. Bu marazın
tedâvisi, en azından zararsız hale gelmesi için, hem uzun zaman,
hem de yoğun bir çaba gerektiriyor.
Düşünün ki, Risâle-i Nur Külliyatında en çok nazara verilen bu gibi içtimaî meselelerin başında, “Zamanın şahıs zamanı olmadığı” vurgusu var. Muhtelif Risâlelerde “Fanî şahıslar hiç hükmünde. Kıymet ve ehemmiyet ferde göre değil, şahs-ı mâneviye göre olmalı” şeklinde mükerrer ikaz ve ihtarlarda bulunuluyor.