Tıp literatürüne giren yeni bir hastalık var: İnternet bağımlılığı.
Tıp dünyası, bunun “tedâviye muhtaç yaygın bir hastalık” olduğunu resmen kabul etti.
Dünyanın muhtelif merkezlerinde, bu hastalığın tedavisi için klinikler açıldı. Ne var ki, bu internet bağımlılığı, yaygın olduğu kadar, tedâvisi de çok zor bir hastalık.
İşi en çok zorlaştıran faktörlerin başında ise, bağımlı hale gelenlerin, bunu bir hastalık olduğunu kabul etmemesi geliyor.
Hasta, hastalığını kabul etmezse, tıbbın ve hekimin de yapacağı fazla bir şey yok demektir.
Bununla birlikte, yine de uzmanların şu tesbitini bilmekte fayda var: Bilhassa ergenlik çağında daha fazla görülen internet bağımlılığı; sosyal izolasyon, toplumdan uzaklaşma, depresyon, anksiyete (davranış bozuklukları), obezite gibi birçok problemi de beraberinde getiriyor.
Bizim gözlem ve tesbitimiz ise, bu hastalığın, tâbiri câiz ise, kişiyi “sanal yatalak” haline getirdiği yönünde: Bulunduğu ortamda iş yapmak ve yardımcı olmak yerine, “yardıma muhtaç” duruma düşmek gibi, elîm bir vaziyet...
Şikâyetler, katar katar
Şu internet bağımlılığı konusunda, aile büyüklerinden, bilhassa ebeveynlerden çok sayıda şikâyet alıyoruz, görüyoruz, duyuyoruz...
Bu sanal âleme dalıp dalıp sonunda bağımlı hale gelenler, meselâ, zarurî ev işlerini yapmıyor, yapanlara da yardımcı olmuyor.