Evet, Türkiye’de Kürd’ü Kürd’e ve dindarı dindara vurdurup
kırdıracak hem dessas zalimler var, hem de etkili zındıka
komiteleri mevcut.
Bu sebeple, “siyasî ve ideolojik Kürtlük” gibi, “siyasî ve
ideolojik İslâmcılık” cereyanı da son derece riskli, tehlikeli
gelişmelere teşnedir.
Yani, “siyasî Kürtlük” en çok Kürtlere zarar verdiği gibi, “siyasî ve İslâmcılık”tan da en büyük zararı dindar kişi ve gruplar görür; hatta görmektedir denilebilir.
Bir diğer nokta da şudur: “Siyasî Kürd”ün en büyük düşmanı diğer Kürtler iken, “siyasî İslâmcılar” da, zamanla kendileri için en büyük hasım ve muarız olarak, diğer dinî grup ve cemaatleri görmeye başlar... Aynen şimdilerde olduğu gibi.
Bu kısacık hatırlatmadan sonra, bir önceki bölümde kaldığımız yerden konuya devam edelim.