Bundan tam dört sene evvel bugün (16 Eylül 2011) bu köşede PKK-Devlet münasebetleri hakkında yine bu köşede bir yazı yazdık.
“Gizli görüşme iddiaları” üzerine yazdığımız bu yazıda, üzerimize düşeni hakkıyla yapmanın vicdânî huzurunu yaşıyoruz. Bizi rahatsız eden husus ise, vaktiyle söylediklerimizi muhataplara bir türlü dinlettirememek ve bunun neticesi olarak hep birlikte kahır ve azap yüklü hadiselere mükerrer sûrette mâruz kalmak.
Sözü fazla uzatmadan, bugün haklılığımızı daha bâriz şekilde yansıtan 4 yıl önceki o yazının geniş bir özetini ibret nazarlarına takdim ediyoruz.
Gizli görüşme iddiaları üzerine
Hukuk ve nizam içinde işleyen/işlemesi gereken bir devlet, işi gücü kan dökmek olan bir terör örgütüyle gizli görüşmeler yapar mı?
Normalde yapmaz ve yapmaması lâzım. Çünkü: Devlet, açıkça belirlenen kànunlar çerçevesinde hareket eder, terör örgütünü muhatap almaz ve teröristlerle oturup pazarlık yapmaz.
Normalde öyle değil mi? Dahası, bugüne kadar yapılan resmî beyanların tamamı bu yönde değil mi?
Ne var ki, bu hususta normal değil, anormal bir durumla karşı karşıyayız.
İnternete sızan ve yetkili merciler tarafından yalanlanmayan ses kayıtlarına göre, MİT görevlisi ile PKK yetkilisi Oslo'da görüşüp konuşmuşlar.