Demokrasi, hazım ve tahammül gerektiren bir sistem.
“Benim partim yükseldiği zaman iyi, kaybettiği zaman kötü”
anlayışı, demokrasinin özüyle, ruhuyla bağdaşmaz.
Demokrasinin, ayrıca zamanla tekâmül eden bir yapısı var. Yani, birden bire boy verip serpilmez. Hemen meyveye durmaz, ya da çarçabuk olgun meyveyi vermez. Özetle, emek ister, gayret ister, bakım ve dahi bedel ister...
İşte, demokrasi denen içtimaî nimetin bu tür özelliklerini bilmeyenler, ya acelecilikle gider yorulur, ya da ifrat ile tefrit arasında gidip gelerek hem kendine, hem sistemin işleyişine büyük zarar verir.
Tahammülsüzlük had safhada
AKP, 7 Haziran’daki seçimden birinci parti olarak çıktı. Ne var ki, oyları en çok düşen parti olduğu için, en moralsiz ve en sıkıntılı durumda olan da bu partini idarecileri ve tarafgirleridir.
İki gündür bu kesimden insanları yakından takip ediyorum. Seçim sonucuyla ilgili müthiş bir hazımsızlık ve tahammülsüzlük hali gözlemliyorum: Bir kısmı, kendini tutamayıp veryansın ediyor. İşi küfürlü, hakaretli saldırılara kadar tırmandıranlar var. Yazık...
Bunların demokratlığı, sandığa saygıları bu kadarmış demek ki.
Bilhassa Doğu ve Güneydoğu vilayetlerindeki sandık sonucuna ateş püskürüyorlar. Ağza alınmayacak sözlerle Kürt kardeşlerimizi karalamaya çalışıyorlar.