Birinci Dünya Savaşının en kritik safhasında (Mayıs, 1915)
yaşanan “Tehcir Hadisesi”nin öncesi ve sonrasındaki gelişmelere
etraflıca ve hiçbir tesir altında kalmadan bakmanın şimdi tam
zamanı.
Zira, bu elîm hâdisenin üzerinden tam tamına yüz yıllık bir süre
geçti.
Öte yandan, bu mesele şimdilerde bütün sıcaklığıyla başta Türkiye ve Ermenistan olmak üzere, dünya ülkelerinin de gündemini işgal ediyor.
Kânun metnindeki ifadeler
Öncelikle, resmî adı "Sevk ve İskân Kànunu" olan, fakat daha çok “Tehcir Kànunu” olarak bilinen söz konusu kànun metnindeki ifadeleri Resmî Gazete sıfatıyla çıkan Takvim-i Vekayi'nin 1 Haziran 1915 tarihli nüshasından okuyalım.
Ana metnin hülâsası şudur: “Harp zamanında hükûmet icraatına karşı gelenler hakkında, sevk ve iskân hususunda alınacak, yahut tatbik edilecek tedbirler..."
Evet, ilgili kànunun ana metni budur; gerisi daha çok teknik detaylardan müteşekkil askerî, siyasî, iktisadî ve inzibatî tedbirlerin uzun uzadıya ifade edilmesinden ibarettir.