Seyyiatı hasenatına râcih, yani fenâlıkları iyiliklerine galip
gelenlere muhalefet etmek, onları eleştirmek, hatta reddetmek,
aklın ve vicdanın gereğidir.
İşte bu aklî ve vicdanî gereklilik sebebiyledir ki, son zamanlarda
iktidar siyasetine yönelik eleştirilere ağırlık vermeye yöneldik.
Çünkü, gelinen şu safhadan sonra zerrece şüphe ve tereddüdüm
kalmadı ki, mevcut iktidar siyasetinin seyyiatı hasenatına galip
gelmeye başladı.
Artık, hemen hiçbir meselede kararlı bir tavır, haysiyetli bir dik duruş, istikrarlı bir diplomasi, adâletli bir icraat sergilemiyorlar. Hemen her tarafı şaibe, rüşvet, yolsuzluk, iltimas, kayırma kokuları sarmaya başladı.
Politik ve diplomatik iflâslar, Fatih Projesi ve Kanal İstanbul gibi hacimli proje çöküşleri, terörle mücadelede zikzaklar, başta yargı olmak üzere birçok konuda U dönüşleri, temel insan hak ve hürriyetlerinin ihlâli, basın hürriyetine müdahale, adaletsiz rekabet, haksız muamele, devletin gücünü muhaliflerine karşı kullanmada sınır tanımazlık, parti genel başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı gibi ayrı ayrı makamların alt alta, üst üste, iç içe sokularak devlet hiyerarşisinin tahrip edilmesi ve halledilmiş gibi görünen sorunların da aslında pamuk ipliğiyle bağlı olması gibi hayatın hemen her sahasındaki gevşeklik, muğlaklık ve güvensizlik hali, tek şahsa bağlı mevcut iktidar siyasetinin ana fotoğrafını teşkil ediyor.