Dünya hükûmetler tarihinde en çok “Yanıldık, aldandık,
aldatıldık...” diyen; aynı şekilde “Zigzaklar, U dönüşler” rekorunu
elinde tutan kimselerin, yarın-öbürgün çıkıp “Yahu biz Said-i Nursî
ve Risâle-i Nur konusunda da yanılmış, aldanmış, aldatılmışız...”
demeyecekleri ne mâlûm?
Sahi, bu adamların böylesi dönüşler yapmayacağını, böyle şeyler
söylemeyeceğini kim garanti edebilir?
Evet, şimdiye kadar hemen hiç bir meselede istikrarlı gitmeyen ve “sabit-kadem” olamayan, kalamayan adamların, bundan sonra ne yapacaklarını kimse kestiremez, kimse bir garanti veremez.
Nitekim ve ne yazık ki, o aynı zihniyetin sahipleri, çoğu kimsenin asla ihtimal dahi veremediği böylesi bir sürecin içine girmiş durumdalar.
Münafıklar ve iman hizmetinin gizli düşmanları, daha evvel “dindar kisveli” adamları piyasaya sürdüler. Onları maşa gibi tepe tepe kullandılar. Özellikle Said Nursî’yi karalama faaliyetlerinde bir çoklarını kullandıktan sonra, adeta suyunu sıkıp posasını da çöpe attılar.