Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana İngiltere’nin baskısı sonucu
“Eğitim müfredatı” sömürge eğitimi olmuştur. Türkiye
Cumhuriyeti’nin yeniden Osmanlı gibi cihan devleti olmaması için
millî eğitim aslında ne millî ne de yenidir. Yüzde yüz sömürge
eğitimi üzerine kuruludur. Gaye ise nesilleri millî ve manevi
değerlerden münhasıran İslamiyet’ten uzaklaştırmaktır.
Harf devrimi aslında nesilleri maziden koparmak ve Hıristiyan Batı
potasında eriterek batılılaştırmak, muasırlaştırmak, maskesi
altında gençleri ceddimizin en büyük hazinesi, gücü olan
İslamiyet’ten koparmak ve bir süre sonra Protestanlaştırmak için
yapıldı. (Hüsrev Gerede, Halide Edip Adıvar ve Selim Sırrı Tarcan
hatıraları)
Nobel ödüllü gururumuz Prof. Dr. Aziz Sancar’a bir öğrenci din ile
bilim arasındaki ilişkiyi sorduğunda şu cevabı vermiş idi: “Ben
Müslümanım. Müslüman olduğumu her yerde söylüyorum. Müslümanlığımla
övünüyorum. Türkiye’deki evrim tartışmaları beni çok üzdü.
Türkiye’nin çok sorunu var. Ben Allah’a inanıyorum. İsteyen evrime
inanır, isteyen inanmaz. Fakat bunu kalkıp büyük devlet, millet
sorunu yapıp kavga ederek bütün enerjimizi buna harcıyoruz.”
Batı potasında erimiş yerli ve millî olmayan sözde aydınlardan çok
kişi bu sözlere tepki gösterdi. Bu tepkilerden bir kaçı şöyledir:
“Evrim teorisine inanmayan birinin Nobel’i geri alınmalı” “Evrime
inanmıyorum diyen birinden nefret ediyorum.” “7 dil biliyorum.
Sayısız çalışmalarım var. Aziz Sancar bizim utancımız.” “Okumuşsun
ama boşuna okumuşsun Aziz Bey” “Aziz Sancar’ın Nobel’i geri
alınmalı, imza kampanyası başlatıyorum.” “İsteyen inanır demiş
beyefendi, sana mı soracağız?” Kendini aydın zanneden bu güruh
nerede ise ilim adamımızı açıklamasından dolayı linç edecekler.