M. Şükrü Hanioğlu Sabah Gazetesi

Arakan’da medeniyetler çatışması mı yaşanıyor?

Arakan ya da Rakhine Müslümanları olarak da atıfta bulunulan Myanmar Rohingyalarına yönelik yeni katliamlar, uzun süredir kanıksanan "kitlesel şiddet"in uluslararası gündemin ön sıralarına geçmesine neden...

10 Eylül 2017 | 266 okunma

Arakan ya da Rakhine Müslümanları olarak da atıfta bulunulan Myanmar Rohingyalarına yönelik yeni katliamlar, uzun süredir kanıksanan "kitlesel şiddet"in uluslararası gündemin ön sıralarına geçmesine neden olmuştur.
Rohingyalara şiddet uygulayan ve bunu meşrulaştıranların "Budist" kimliğe vurgu yapmaları ise genellikle "şiddet" ile ilintilendirilmeyen bir inanç sisteminin bu açıdan sorgulanmasına yol açmaktadır.

Budizm ve "şiddet"
"Budizm" hakkındaki yaygın "barışçıl din" algısına karşılık bu inanç sisteminin "şiddet" ile ilişkisi son yıllarda önemli bir akademik araştırma alanı haline gelmiştir. Brian Victoria'nın yirminci yüzyıl Japon militarist geleneğinin oluşumunda Zen Budist rahiplerin oynadığı rolü ele alan "Zen Savaşta (1997)" çalışması, Xue Yu'nun Çinli rahiplerin benzer yaklaşımlarını inceleyen "Budizm, Savaş ve Milliyetçilik (2005)" kitabı bu konuda Batı kamuoyunda var olan algının pek de doğru olmadığını ortaya koymuşlardır.
Stanley Tambiah'nın "Budizme İhanet (1992)," çalışması Sri Lanka, Michael Jerryson'ın "Budist Öfke (2011)" kitabı Tayland, Francis Wade'in geçtiğimiz günlerde yayımlanan "Myanmar'ın İç Düşmanı: Budist Şiddet ve Müslüman 'Öteki'nin Yaratılışı" monografisi ise Myanmar'da yaşanan kitlesel şiddet ile Budizm arasındaki ilişkiyi sorgulamaya çalışmışlardır.
Bu üç çalışma genel bir ilişkiyi ele almanın ötesinde Budizm'in Theravada kolunun egemen olduğu toplumları inceleyerek bu özgün inanç biçiminin "şiddet" kullanımındaki rolünü tespite çalışmışlardır.
Söz konusu araştırmalar, Sri Lanka, Myanmar ve Tayland benzeri ülkelerdeki Budist rahiplerin büyük çoğunluğu Hindu olan Tamiller, Rohingyalar ve Patani'deki Malay Müslümanlarına yönelik şiddette ön saflarda yer almakla yetinmeyerek ona dinî meşruiyet de kazandırdıklarını ortaya koymaktadır.
Güneydoğu Asya'da başta Müslümanlar olmak üzere değişik dinî ve etnik toplulukları hedef alan "şiddet" , benzeri dergiler ve gibi etkili gazetelerin de son yıllarda "Budizmin barışçılığı"nı sorgulamalarına neden olmuştur.
Görüşlerine bu yayın organlarında sıklıkla yer verilen "Kel Bin Laden" lâkaplı rahip Ashin Virathu, Sri Lanka'da etnik ve dinî temizlik yapılarak "Budist Din Devleti" oluşturulmasını hedefleyen Jathika Hela Urumaya hareketinin lideri, "Savaş Rahibi" takma adlı Athuraliye Rathana ve Müslümanlara karşı "şiddet"in meşru olduğunu ileri süren Taylandlı rahip Açhan Pim benzeri "din adamları" barışçılık ile bağdaştırılması zor tezler dile getirmektedir.
"Hızla üreyen kuduz köpekler" şeklinde tavsif edilen Müslümanlara yönelik ekonomik boykot, İslâmiyeti kabûlün yasaklanması, Arakan'da saldırılar neticesinde yıkılan camilerin yerine Budist tapınak ve manastırların inşa edilmesi, mücadelenin "son Müslüman yılan öldürülünceye kadar" sürdürülmesi benzeri taleplerle Budist kitleleri tahrik eden bu "din adamları"nın "şiddet"e çanak tuttukları ortadadır.

"Medeniyet çatışması" tuzağı
Ancak bu görüşlerden hareketle özcü (essentialist) bir "Budizm" değerlendirmesi yapmak ve bu inanç sisteminin "şiddet"i teşvik ettiğini ileri sürmek Ebubekir el-Bağdadî, Ebu Muhammed el- Adnanî ve diğer DAİŞ liderlerinin söylemlerinden yola çıkarak "İslâmiyet"in karakteri hakkında neticelere ulaşmakla eşdeğerdir. Böylesi yargılar üretmek, doğal olarak, "medeniyetler çatışması"nın kaçınılmazlığı benzeri tezler geliştirilmesine neden olmaktadır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Unuttuğumuz savaş 18 Kasım 2018 | 3.763 Okunma İstiklâl Marşı’nı okuyarak ırkçılık mı yapıyoruz? 11 Kasım 2018 | 5.669 Okunma Otoriter ritüel ve söylemleri eleştirmek “Türklük” karşıtlığı mıdır? 04 Kasım 2018 | 2.470 Okunma “Temsilî demokrasi” krizinde Türkiye 28 Ekim 2018 | 4.277 Okunma “Millî irade-vesayet” kısır döngüsünü kırmak 21 Ekim 2018 | 4.550 Okunma