15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin birinci yılı yaklaşıyor.
Cumartesi günü yaşanan o kanlı darbe ve işgal girişimini
hatırlatacak ve o kanlı girişimi durduran destansı mücadeleyi
unutmayacağımızı Türkiye'nin dört bir yanında milyonların
katılımıyla göstereceğiz.
Nasıl bir tarih yazıldığı belki şu bir yıl içinde pek fark edilmedi
ama önümüzdeki on yıllar o gün üzerinde şekillenecek. Bu yüzden 15
Temmuz tarihi bir milat. Devlet de siyaset de toplumsal ilişkiler
de buna göre yeniden yapılanacak. Son bir yılda bir yandan
darbecilere karşı hukuk mücadelesi -eksikliklerine rağmen- devam
ederken, darbecilerin içerideki uzantılarına karşı operasyonlar da
sürdü.
Bu sürecin en dikkat çeken yanı, FETÖ davaları üzerinden koparılan
fırtına oldu. Ana muhalefet partisi CHP'nin başını çektiği bir
kesim, mağduriyetleri öne çıkartıp hukuk mücadelesiyle ilgili soru
işaretleri yaratırken, aynı zamanda 15 Temmuz direnişini de
gölgelediler, gölgelemeye çalıştılar halen de bu devam ediyor.
Peki, buna karşı ne yapılıyor? Bu sorunun cevabı aranırken, bu
günlerde ısrarla şu konu işleniyor, FETÖ'cüler mahkemelerde gövde
gösterisi yaparken toplum bu davalara yeterince ilgi göstermiyor.
Buradan yola çıkan muhalefet aktörleri ve medya, ısrarla toplumun
15 Temmuz direnişine sahip çıkmadığı gibi bir algıyı yayıyor. Bunda
kuşkusuz Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" yalanını öne
çıkartmasının etkisi var.