Fethullah Gülen'in liderliğini yaptığı FETÖ yapılanmasına karşı,
hukuk mücadelesi son dönemde hayli yoğunlaştı. Türkiye'nin buna
ihtiyacı var çünkü bu yapı, kirli ittifakları, geçmişte elinde
bulundurduğu istihbarat gücü ve devlet içinde etkili olan
kadrolarıyla hala "tehlike" olmayı sürdürüyor.
Aslında 17 Aralık darbe girişiminden sonra bu mücadele hiç durmadı
ama yavaş yürüdü. Bunun da iki önemli nedeni vardı. Birincisi
Türkiye dünyada örneği olmayan bir şebekeyle karşı karşıyaydı.
Devleti ele geçirme planları yapan, dini bir cemaat örneği
sanıyorum dünyada yok. Her yerde dini cemaatler vardı ama böylesine
kirli yöntemlerle herkesi dinleyen, kumpas kuran, şantajla
insanları susturan, içeri atan ve bunu da 40 yıldır yapan bir yapı
söz konusu değildi.
İkincisi bu yapıyla mücadeleyi yürütenler, bizzat o yapının çok
güçlü olduğu polis ve yargıdaki kadrolardı. Eski kadroları etkisiz
kıldıkları için geriye kalan kadroların içinde de cemaate
bulaşmamış, hatta kripto olmayanları bulmak hiç kolay değildi.
İşe öncelikle HSYK'nın çeşitlenmesiyle başlanması önemli bir
adımdı. HSYK, FETÖ ile mücadelede kritik bir rol oynadı.
Arkasından polis teşkilatındaki değişimler geldi. Ancak bu konu
kolay aşılmadı. Çünkü paralel yapıyla poliste mücadele edecek yeni
kadrolar çok azdı.