7 Haziran seçimlerinin koalisyonu zorunlu kılması ölüm kalım
savaşı değil. Elbette yapılabilir geçmişte de yapıldı. AK
Parti- CHP veya AK Parti -MHP gibi olasılıklar var ve
önümüzdeki süreçte denenecek. Ne çıkar göreceğiz ama şu gerçeği
biliyoruz: AK Parti 13 yıllık iktidarında ilk kez değil, ikinci kez
önemli oranda oy kaybı yaşadı ama hâlâ birinci parti.
2009 yerel seçimlerindeki kaybını reformcu çıkışlarıyla tersine
çevirip bir kırılma yaşamadan atlatırken şimdi de aynı şeyi
yapılabilir. Ama bu kez muhalefet partileri ve bazı odaklar, 13
yılda 9 seçim yenilgisi yaşadıkları için bu fırsatı kaçırmak
istemiyor. Onun için akla hayale gelmeyen öneri ve değerlendirmeler
yapılıyor.
Neredeyse yüzde 41 oy alan ve Meclis çoğunluğuna sahip AK Parti
yokmuş gibi davranılıyor. Ya da zoraki bir koalisyon yapması
isteniyor. İşi başka yönlere çekip, daha ileri giderek, "başkanlık
sistemi bir daha gündeme gelemez" diyen solcusundan, cumhurbaşkanı,
"Bir an önce sarayı boşaltmalı" diyen muhafazakârına kadar, bir
sürü akla ziyan öneri getiren var. Çoğu bu konjonktürel anın bir
daha ele geçmeyeceğini biliyor.
AK Parti'ye yönelik doğru eleştiri yapanları bir yana bırakıyorum,
bunların istediği AK Parti'nin bu seçimden bir ders çıkartması
değil, "yenilgi"yi kabul edip pes etmesidir.
Bu akılcı değil, çünkü AK Parti uzun iktidar döneminde kendisini
değiştirirken Türkiye'yi de değiştirdiğinin ve önemli bir noktaya
getirdiğinin farkında olan bir parti. Yaşadığımız sancı ve
kutuplaşmanın asıl nedeni tam da bu.