O gün, 15 Temmuz 2016 günü ülkemiz hem yakın tarihimizin en
sinsi darbe ve işgal girişimiyle karşılaştı hem de siyasi
tarihimizin en destansı direnişine tanık oldu ve bir "darbeyi"
durdurdu.
Üzerinden tam 8 yıl geçti. Bedeli ağır bir mücadeleydi bu. 253
şehidimiz, 3 bine yakın gazimiz oldu ve ekonomiden siyasi
hayatımıza, hukuktan sosyal birlikteliğimize verdiği zararın da
haddi hesabı yok. Ama aynı zamanda bu halk, dünya
"demokrasi" tarihine de eşi benzeri olmayan ve
mazlum halkları darbelere karşı motive eden bir direnişin öncüsü
olarak geçti.
En son Bolivya örneğinde görüldüğü gibi artık Latin Amerika'dan
Afrika'ya hiçbir halk sömürgecilerin, emperyalistlerin darbe
dayatmasına boyun eğmiyor.
15 TEMMUZ'U SAHİPLENMEYENLER!
İşin belki de en hüzünlü tarafı, küresel dünyayı ve özellikle de
mazlum halkları derinden etkileyen bu destansı direnişe, içerideki
bazı siyasi kesimlerin sahip çıkmaması, içselleştirmemesi.
Dikkatinizi çekmiştir, her 15 Temmuz'u AK Parti, MHP ve geniş
sivil-demokrat kesimler dışında hatırlayan ve anan siyasi parti
yok
Sanki bu toprakların insanları canları pahasına o kirli darbeyi
durdurmamış...