Bugün Türkiye'nin Suriye üzerinden yaşadığı derin problem,
aslında ABD'nin bölgede izlediği ve temelleri soğuk savaş öncesi
yıllarda atılan "böl-parçala-yönet" siyasetinin bir uzantısı.
90'ların başından itibaren bu siyaset adım adım devreye
sokuldu.
Önce Irak, sonra Suriye derken benzer şeyler Türkiye'de de yapıldı.
Çıkışları 60'ların sonuna dayanan FETÖ ve PKK da bu küresel
siyasetin Türkiye içindeki uzantılarıydı. Küresel sihirli bir el,
onlar için her zaman ön açıcı bir rol üstlendi ve güç kazanmalarını
sağladı.
FETÖ'nün özellikle 90'ların sonundan itibaren devletin kılcal
damarlarına sızıp güç kazandığı, diğer dini yapılardan
farklılaşarak "tekleştiği" sürecin bir benzerini PKK da yaşadı.
ABD'nin içeriye yönelik her hamlesi FETÖ'nün, bölgeye yönelik her
müdahalesi de PKK'nın güç kazanmasıyla sonuçlandı.
Bunu en acı biçimde 90'lı yıllarda yaşadık. Rahmetli Özal'ın, ilk
kez Kürt sorununu çözme çabaları, aydınların, Eşref Bitlis gibi
komutanların birbiri ardına öldürülmesi ve 1993'te Bingöl'de 33
askerin katledilmesiyle sonlandı.