Geçen yüzyılın ilk yarısında iki dünya savaşı çıkartarak
insanlığa derin acılar yaşatan Avrupa devletleri, ikinci yarısında
demokrasi ve hukuk normlarıyla dünyanın yükselen değeri oldu. Dünya
için umut verici bir örnekti. Sanki o değerler
"ithal" edilirse bütün ülkeler zengin olacak,
insanlık da barış içinde yaşayacaktı.
Hiç de öyle olmadı. Batı, kurduğu ve zenginliğini borçlu olduğu
küresel sömürü düzeninin değişmemesi için bırakın değerlerini
sahiplenmek isteyenlere destek vermeyi, kendi ürettiği değerleri
ayaklar altına alan, bombalayan bir noktaya geldi.
ABD işgallerinin hepsine onay verdi. Her türle teröre kucak açtı,
açık destek verdi.
Irkçılık ve İslam düşmanlığının önünü açtı. Şimdi de büyük oranda
İsrail'in Filistin'deki vahşetine destek veriyor. Binlerce bebek,
çocuk öldürüldüğü halde hiç oralı değiller. Ama hala demokrasiden,
insan haklarından söz edebiliyorlar.
Birinin bu iki yüzlülüğe bir son vermesi gerekirdi. AB'nin de böyle
bir uyarıya ihtiyacı vardı. Onu da Türkiye Cumhurbaşkanı
Erdoğan yaptı. Başkan Erdoğan, o
gece dünyanın vicdanı olarak Batı'ya seslendi. Hem de Berlin'de
Almanya Şansölyesi...