Afrin'e yönelik Zeytin Dalı operasyonuyla Türkiye dünyanın
ezberini bozdu. Harekâtın başladığı 20 Ocak'tan bu yana, ABD'den
AB'ye onca devlet karşı çıktı. Kimi "Türkiye askerini çek" diye
karar aldı; kimi de "siviller öldürülüyor" diye itibarsızlaştırma
yaptı. Yetmedi, bu koroya içeride başta CHP olmak üzere muhalefet
partileri ve bir kısım medya da katıldı. Akla hayale gelmeyen
tehditler ve yalanlarla Afrin'e girilmemesi gerektiği söylendi.
Peki, bütün bunlara rağmen Türkiye Afrin olayını nasıl başardı? Bu
sorunun tek bir cevabı var: Türkiye'yi yöneten güçlü bir siyasi
iradenin olması. Elbette başta TSK olmak üzere canını ortaya koyan
güvenlik güçlerinin hakkını teslim etmek gerekiyor. Ama şu gerçeği
de bilelim, askeri olarak güçlü olmanız, hatta bölgesel ittifaklara
sahip olmanız yetmiyor, insanların yüreğine dokunan bir siyasetiniz
yoksa işiniz zor. Başarsanız bile kalıcı olamazsınız.
Türkiye, son 5-6 yılda gelgitler yaşasa da Suriye'yi kan gölüne
çeviren küresel vekalet savaşları karşısında hep ilkeli ve ahlaki
durdu. Sürece bir siyasi perspektifle baktı ve dünya halklarının
gönlünü kazandı. Bu süreç, özellikle Kürtler açısından tarihi bir
uyarıyla noktalandı. Türkiye, 18 Mart gibi anlamlı bir günde,
sadece Afrin'i terörden arındırmadı, Kürtleri şiddete mahkûm eden
bir siyasal zihniyeti de tarihin çöplüğüne gönderdi.