AK Parti, terörün can aldığı, siyasi kuşatmaların çok yönlü
sürdüğü bir zaman diliminde olağan kongresini yapıyor. Zor bir
zamandan geçerken kongre yapmanın da kongre üzerine yazmanın da zor
olduğunu biliyorum. Tam da bu nedenle kongre üzerinde durmak
gerektiğini düşünüyorum. Çünkü içinden geçtiğimiz
süreçte, Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden yürütülen kirli
kampanyanın hedefinde sivil siyaset ve onun son yıllardaki en güçlü
temsilcisi AK Parti var.
AK Parti, kuruluşundan bugüne zamanın ruhunu doğru okuyarak geldi.
Tek başına iktidar olduğu 13 yılda sessiz devrimlerle sadece
ülkenin çehresini değiştirmedi, aynı zamanda sivil siyasete itibar
kazandırarak tarihi bir rol oynadı. Siyasetin motor gücü oldu.
İçerideki rakiplerini etkilediği gibi bölgesindeki birçok partiye
de ilham kaynağı oldu.
Şimdi yeni bir dönemin eşiğinde... Bu nedenle kongrenin yapılacağı
12 Eylül tarihi, sadece simgesel bir seçim değil aynı zamanda
geleceğin "yeni siyasetinin ve kadrolarının" belirleneceği bir
tarih olacak.
Zamanın ruhunu yakalayacak, eskiyi yok saymadan yeniyi devreye
sokacak, farklı toplumsal kesimleri buluşturacak yeni bir siyasete
ihtiyaç var. Bu çok dillendirilen "Fabrika ayarlarına dönmek"le
aynı şey değil, çok daha ileri bir adım.
Yeni Şafak Yazarı Kemal Öztürk'ün teknoloji deyimiyle
söylediği gibi; "bir update olma, yeni bir versiyon sürümü"
bu...