Hepimiz 24 saattir Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ne söyleyeceğini
merakla bekledik. Aslında salı günkü grup toplantısında ipuçları
verilmişti ama yine de siyaset bu, nasıl bir sonuç çıkacağı
belirsizdi.
Davutoğlu dün öğleden sonra çıktı ve AK Parti'nin ezber bozan
geleneğine uygun bir konuşma yaptı. "Bu şartlar altında aday olmayı
düşünmüyorum" dedi ve ekledi:
"Bütün arkadaşlar birlik ve beraberlik içinde olmalıdır. AK
Parti'nin kaderi sadece AK Parti'nin kaderi değildir, Türkiye'nin
kaderidir. Ben grup konuşmasında kendimi bağladım. Bu bağlılık
çerçevesinde de adımlarımı atacağım. Beş temel hukuku gözeteceğimi
söylemek isterim."
Davutoğlu "beş temel hukuk" diyerek gelecekte ne yapacağına ilişkin
ilkeleri de özetledi. Özellikle ilk ikisi parti içi ilişkiler
açısından önemliydi:
"Birincisi Cumhurbaşkanı ile dostluğum her şeyin önünde.
Cumhurbaşkanı ile son nefesime kadar kardeşlik ilişkimi
sürdüreceğim.
İkinci koruyacağım hukuk partimin hukukudur. Kim ki partimizde bir
gedik açmaya, partimizden yolunu ayırmaya çalışırsa onun karşısında
ben olurum."
Bu siyaset dili ve yaklaşımı, siyasette az rastladığımız bir
yöntem. Ayrıca önemli bir görevdeyken bunun yapılıyor olması da çok
anlamlı. Bu AK Parti'nin yeni bir siyaset tarzı getirdiğini ve bu
ilişki biçimiyle siyasette kuralların yeniden yazılacağını
gösteriyor.
Tabii Davutoğlu'nun başbakanlık ve genel başkanlıktan böyle
ayrılması, hiçbir sorun yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Birkaç aydır
AK Parti'de derin bir sarsıntı yaşandığı yüksek sesle konuşulmaya
başlanmıştı zaten. Birkaç ay önce Ankara'daki AK Parti Genel Merkez
koridorlarını dolaşırken, parti yöneticilerinden biri şöyle
diyordu: "Artık işler yürümüyor. Bu iş kongreye gider..."