Ankara'nın puslu havasında Meral Akşener'in siyasi çıkışının
yansımasını izliyorum. Göz ucuyla da olsa toplumda bir merak var
ama bu merak daha çok muhalefetin yetersizliğinden
kaynaklanıyor.
Akşener ve arkadaşları biraz da bu siyasi zemini fırsat bilerek
rotayı "merkez sağa" kırdılar ama nasıl yol alacakları meçhul.
Çünkü dün partinin kuruluşu açıklandı ve Cem Yılmaz'ın deyimiyle
"ortaya karışık" bir şey çıktı. Bir yanda yola "paralel" MHP kurmak
için çıkan ama yolda "ülkücü gömleği"ni çıkartanlar var. Bu durum
doğal olarak ülkücü camiada derin bir kırılma yarattı. Buna her
fırsatta MHP'de liderliğe oynayan Koray Aydın ve Ümit Özdağ gibi
aktörlerin rekabetini de eklemek gerekiyor.
Diğer yanda, büyük çoğunluğunu 90'lardan kalma siyasi aktörlerin
oluşturduğu isimler var. Daha önce de yazdım, tam anlamıyla
"Kaybedenler Kulübü" görüntüsü. Belki Ahad Andican, Suat Çağlayan,
Ayfer Yılmaz veya Mukadder Başeğmez isminin 90'larda bir anlamı ve
karşılığı vardı ama günümüz Türkiye'sinde hiçbiri karşılıkları
yok.
Bu kadroya Kılıçdaroğlu'nu değil, Akşener'i umut gören Aytun
Çıray'ı da ekliyorum. Durumu da en iyi CHP Genel Sekreteri Kamil
Oktay Sındır'ın Çıray'la ilgili şu sözleri izah ediyor: "Başka
mecralarda arayış içinde olanları geçmişten bugüne gördük. Siyasi
yaşamdan silinip gittiler. Mücadelemize yolda bulduklarımızla değil
tüm örgütümüzle devam edeceğiz."
Akşener'in yanında "yolda bulunan"lardan iki isim daha var: Eski
Başbakanlık Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu ve Müsteşar Yardımcısı Ömer
Kayır. İkisi da ANAP döneminin bürokratı ama hangi ANAP dönemi?
Hani 28 Şubat Postmodern darbeyle Refah-DYP iktidarının
yıkılmasından sonra kurulan ANAP hükümeti dönemi...
Yani o dönemde Akşener'i İçişleri Bakanlığı'ndan eden darbecilerin
kurdurduğu hükümetin bürokratları. Ne ilginç değil mi? Bugün o
ikisi de Akşener'in yanında. Partinin programını da onların yazdığı
söyleniyor. Nerden nereye? Dahası var; ikisi de o dönem
darbecilerin baskısıyla kurulan ve "irticacıları" takip etmekle
yükümlü Başbakanlık Takip Kurulu'nun da önemli isimleri.
Yaşar Yazıcıoğlu'nun FETÖ'yle ilişkili olduğu iddia edilen Merkez
Parti yöneticiliği, 90'ların sonunda Akın Birdal'a yapılan silahlı
saldırının azmettiricisi ve karanlık bağlantılarıyla bilinen Semih
Tufan Gülaltay'la çay içmişliği bir yana şu sorunun cevabı merak
ediliyor; o dönem oluşturulan Başbakanlık Takip Kurulu raporlarıyla
kaç "irticacı" mağdur edildi?