Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Kasım'da İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nin yeni projesini tanıtarak, ezber bozan bir adım daha attı. Ezber bozan diyorum çünkü bugüne kadar AKM'nin yıkılıp yeniden yapılmasına karşı çıkan statükocuların bile hayalini aşan bir proje bu... Türkiye, yıllardır ne yazık ki daha çağdaş, daha işlevsel ve dünya çapında ilgi görecek bir eser yapmakta zorlandı. Her defasında birileri çıktı, ülkenin ortak değerlerinin arkasına saklanıp, işi rejim tartışmasına dönüştürdü.
Ve hiç akıllanmadılar, yapılanlara bakıp ders çıkartmadılar. Harbiye Tiyatrosu yenilenirken de, Emek sineması yeniden hayat bulurken de aynı azgın azınlık yeri göğü inletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan yine bu azgın azınlığın ortaya çıkacağını, itiraz edeceğini ama "çırpınmalarının" işe yaramayacağını şu sözlerle dile getiriyordu:
"İstanbul'da AKM'nin projesini takdim edersiniz ertesi gün mimar mühendis odaları başvuruda bulunur. Ne yaparsanız yapın. nereye müracaat ederseniz edin. İstediğiniz kadar çırpının 2019 o opera binasının bittiği yıl olacaktır. Böyle yapa yapa 10 yılımızı yediniz. Artık size tahammül yok. Bedeli ne ise yapacağız. Sırça köşklerinden bize ahkâm kesenlerin asıl derdi büyükşehirlerin, kurtarılmış bölge olarak gördükleri belli muhitlerin kendi ellerinden çıkarılmış olmasıdır."