Dünya derin bir ekonomik ve siyasi krizin eşiğindeyken
Türkiye'nin süt liman olması mümkün değil. Buna her on yılda bir
yaşadığımız ekonomik kısır döngüyü, darbeleri, göç meselesini ve
yaşadığımız son depremi de eklerseniz süreci daha ağır yaşadığımız
çok açık.
Ama her şeye hatta çevremizi kuşatan küresel ateşe rağmen Türkiye,
bir iç kargaşaya yol açmadan bunlarla baş etti, etmeye de devam
ediyor. Herhalde bu güçlü duruş birilerini rahatsız etti ki,
sürekli içerideki fay hatları kaşındı. Geçmişte
Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışması isteyenler son
dönemde hedeflerine göçmenleri, daha doğrusu Suriyelileri koydu.
Siyasetçiler fırsat buldukça da bu konuyu çirkince kullandı.
Hayat mı pahalılaştı, kiralar mı arttı ya da hastanede sıkıntı mı
yaşandı tek suçlu Suriyeliler...
Önce toplum kışkırtıldı sonra da "toplum
istemiyor" diye şikayet edildi. Ne yazık ki
siyaset üretmek yerine yaşanan bütün sıkıntıların müsebbibi olarak
göçmenleri gösterildi.
İş öyle bir noktaya vardı ki İstanbul'da göçmenlere karşı birçok
önlem alınmasına rağmen bir hafta önce...