HDP ve son 30 yıldır o geleneğin partileri PKK'yla aralarına
mesafe koymadıkları, daha doğrusu koymak istemedikleri için hep
siyasi tartışmaların odağında oldular.
Bu biraz da bilinçli bir stratejiydi... Çünkü HDP gibi partileri
yöneten siyasi aktörler, aslında siyasetin değil şiddetin etkili
olacağına inanıyordu.
Bu yüzden de 30 yıllık tarih boyunca devlet içindeki çatlaklardan
ve konjonktürel gelişmelerden yararlanarak PKK'yla ilişkisini bir
baskı aracı olarak kullandı ve etkili de oldu.
Bu baskıyla hem bölge halkının hem de parti içindeki siyasi
aktörlerin farklı arayışına set çekildi.
İtiraz edenler de ya Hikmet Fidan gibi öldürüldü
ya da Leyla Zana gibi susturuldu.
Bu nedenle bugüne kadar PKK'nın siyasi ayağı olarak ortaya çıkan
partilerin hiçbirinden ayrılan ve parti kuran olmadı.
Statükocu, vesayetçi CHP'den, hatta iktidarda olmasına rağmen AK
Parti'den bile birkaç parti çıktı.
Ama PKK'nın siyasi uzantısı partilerin hiçbirinden farklı bir ses
çıkmadı. PKK, dağda da ovada da şiddet, terör ve korkuyla herkesi
susturdu.
O korku cehenneminde bırakın yeni partilerin kurulmasını, farklı
Kürt partilerinin...