Mahmut Övür Sabah Gazetesi

Balkanlar, HDP ve Musul

Makedonya'nın başkenti Üsküp'ten Türkiye'ye bakarken, 100 yıl önceyle bugünü hatta 90'ların ortasında yaşanan Balkanlar'ın parçalanmasıyla bugün Irak ve Suriye'de olanları...

06 Kasım 2016 | 1.364 okunma

Makedonya'nın başkenti Üsküp'ten Türkiye'ye bakarken, 100 yıl önceyle bugünü hatta 90'ların ortasında yaşanan Balkanlar'ın parçalanmasıyla bugün Irak ve Suriye'de olanları kıyaslanmaması mümkün değil.
Aslında herkes, bu kıyaslamayı yapıyor ve bu yüzden Türkiye'nin topyekun karşı duruşuna sempatiyle bakıyor. Ama şunu da, FETÖ, DEAŞ ve PKK'nın hatta arkasındaki küresel güçlerin aynı zaman diliminde Türkiye'ye yüklenmesine karşı verilen mücadelenin nasıl seyredeceğini de merak ediyor.
O merakı bir turist rehberi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu sözüne atıf yaparak gideriyor: "Cumhurbaşkanımız 'hepiniz toptan gelin, topunuza yeteriz' diyordu şimdi tam onu yaşıyoruz. Türkiye bu meydan okumayı er veya geç yapmak zorundaydı."
Üsküp ve Manastır'a Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ekibiyle geldik. Başbakan Yardımcısı Kaynak'la HDP'lilerin tutuklanmalarını, Musul'u ve olası göç dalgasını da konuştuk.
Kaynak önce HDP'lilerle ilgili düşüncelerini, siyaset terör ilişkisine ve çevremizi saran ateş çemberine dikkat çekerek açıkladı:
"Çevremizde büyük hadiseler varken, Meclis'te yasal, meşru siyaset yapma imkanı olan bir siyasi partinin, terör örgütünün uzantısı olarak hareket etmesini vicdanların kabul etmesi mümkün değildir."
Sonra da ekledi:
"İnşallah, ülkemiz için çok sıkıntılı bir sürece sebep olmaz. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından itibaren herhangi bir vatandaşımız hangi muamelelere maruz kalacaksa herkes aynı muamelelere maruz kalabilir. Buradaki yetki ve görev tamamen yargı mercilerinindir."
Peki, Musul'da durum ne?
Bir süredir hükümet, Musul'la ilgili hem siyasi gelişmeleri hem de o gelişmelerin olası sonuçları üzerine yoğun çalışıyor. Başbakan Yardımcısı Kaynak, Türkiye'nin Musul'la ilgili özel kaygısının altını çiziyor:
"Türkiye'nin üzerinde hassasiyetle durduğu nokta, Haşdi Şabi devreye sokularak, bir Şii-Sünni savaşının ateşlenmesi. DEAŞ ne ise Haşdi Şabi de odur. Türkiye başından beri bu tehlikeye dikkat çekiyor."

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı 22 Kasım 2024 | 444 Okunma İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? 21 Kasım 2024 | 1.071 Okunma Trump çöküşü durdurabilir mi? 19 Kasım 2024 | 391 Okunma Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi 17 Kasım 2024 | 449 Okunma ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ 16 Kasım 2024 | 425 Okunma