Referandum sonrası bölgeyi bekleyen tehlike henüz geçmiş değil ama yeni bir yol arayışı da devrede. Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümeti arasındaki görüşmeler sürüyor. Önümüzdeki günlerde Irak merkezi hükümetiyle Barzani de görüşecek.
Bu görüşmeler bölgeye ilişkin küresel kirli hesapların
bozulacağı ihtimalini artırıyor. Buna bölgenin, en başta da
Kürtlerin ihtiyacı var. Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceki
günkü çıkışı bütün siyasi aktörlere rahat bir nefes aldırdı. Önce
tehlikenin boyutuna dikkat çekti:
"Kuzey Irak'taki referandum krizi bölgemizin bağrına bir hançer
saplama girişimidir. Mesele Kürtlerin hakları meselesi
değildir."
Sonra izlenmesi gereken ana ilkeyi hatırlattı: "Bölgemizde yaşanan
krizi suhuletle, akılla, uzlaşmayla çözmek için her yolu sonuna
kadar deneyeceğiz."
Ardından çıkış yolunu gösterdi: "Konunun daha tatsız noktalara
varmadan, bir an önce suhuletle ve sağduyuyla çözümü en büyük
arzumuzudur. K. Irak Yönetimi, yanlışından dönme erdemini
gösterdiğinde, Türkiye, devleti ve milletiyle bu kardeşlerimizin
yanında olmaya devam edecektir."
Peki, bu yaklaşım, Irak Kürt Bölgesel Yönetim katında nasıl karşılandı? Aslında benzer bir arayış orada da var. Barzani ve çevresi, bölgeyi altüst edecek ve derin kırılmalara yol açacak bir adım atıldığının farkında ama şimdi buradan daha az zararla nasıl çıkılacağı hesabını yapıyor. Onlar da biliyor ki, özellikle Türkiye ile son yıllarda kurulan bağların kopması Irak Kürtlerinin çıkarına değil. Türkiye şu aşamada bile ambargo konusunda özel bir hassasiyet gösteriyor.