Şu sıralarda siyaset kulislerinde en çok konuşulan isimlerden
biri de eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ...
Kimi CHP'nin başına geçeceğini konuşuyor kimi de yüzde
48'lik "hayır" kitlesinin ortak cumhurbaşkanı adayı
olmasını.
Siyasi bir gelecek düşünüyor mu bilmiyorum ama eski bir asker
olarak son dönem yaşadığımız kritik olaylara tanıklık eden biri
olarak çok önemli şeyler bildiği muhakkak.
Zaman zaman kitap yazarak, anılarını anlatarak tarihe tanıklık
ediyor ama daha fazlası bekleniyor. Çünkü hala Başbuğ'un
cevabını bildiği ama söylemediği çok şey olduğu tahmin ediliyor.
Onların başında da Kozmik Oda operasyonu geliyor.
Yakın tarihe dönüp bakınca, 19 Aralık 2009'da Bülent Arınç'a
suikast iddiasıyla başlayan o operasyon, bugün karşımıza 15
Temmuz'da darbeci kılığıyla çıkan FETÖ'nün en kritik
hamlesiydi.
O günlerde darbecilere, devlet içindeki rutin dışı yapılanmalara
karşıymış gibi kendini gösteren FETÖ, bu hamlesiyle
hem AK Parti içinde bugün netleşen siyasi kırılmaları
başlattı, hem de AK Parti'yle asker-laik sosyoloji
arasındaki gerginliği derinleştirdi.
Bunu bir yana koyup, sözü siyaset kulislerinde şu sıralarda
konuşulan Başbuğ'a getirelim. Başbuğ o dönem genelkurmay
başkanı olarak o operasyona izin vermesiyle çok eleştirilen bir
isimdi. İşin belki de püf noktası o izindi.
Operasyondan iki yıl sonra FETÖ tarafından
tutuklanan Başbuğ, hem içeride hem de çıktıktan sonra
ısrarla aynı şeyin altını çizdi:
"Geriye dönüp baktığımda her zaman söylediğim şudur,
Genelkurmay Başkanlığı'nda verdiğim en doğru kararlardan
birdir o. Eğer o gün o kararı vermeseydik bugün Türkiye'de
işlenen faili meçhul bütün cinayetler silahlı kuvvetlerin
üzerine kalacaktı. Bugün silahlı kuvvetleri bu töhmetten
kurtardık. İyi ki diyorum öyle bir karar almışız."
Peki, Başbuğ, bu kararı verirken, o günün siyasi aktörleri ne
yaptı?
İlk sırada kuşkusuz "suikast iddiasıyla" o operasyonun
odağına oturtulan Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç var. Başbuğ'un, o sırada Arınç'la konuştuğu
biliniyor. Peki ne konuştu? Şu sıralarda siyaset kulislerinde
Başbuğ'un tam da bu sorulara cevap verecek bir kitap hazırlığı
içinde olduğu söyleniyor. Hatta Başbuğ, Arınç'ın o gün kendisine
söylediği şu sözleri sık sık anlatıyor: