Bir hükümet biçimi olarak "Başkanlık
sistemi" tartışmasını muhalefet partilerinin klasik kutuplaşma
zemininde yürütmesi onlar için avantaj değil tam tersine
dezavantaj.
Çünkü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle CHP,
MHP ve HDP'den oluşan "muhalefet bloku" böylece
kendilerine iyilik değil kötülük yapıyor ve oy kaybettiriyor.
Özellikle de MHP ve HDP'de tehlike sinyali verecek ciddi bir düşüş
var. Bugün seçim olsa, iki partinin de baraj altında kalması
şaşırtıcı olmaz. CHP'nin durumu da parlak değil, oy kaybetmese de
etkisi azalıyor.
Üst üste seçim kaybeden, umut vermeyen bir parti algısı
kalıcılaşıyor. Bu durum, sadece o partiler adına değil, Türkiye
adına bir kayıp. Siyasi diyalog kilitlendiği gibi umutsuzluk da
derinleşiyor.
CHP'nin içinde bulunduğu bu duruma kurultay bile merhem olmayacak
gibi görünüyor. Bu MHP için de geçerli… HDP'nin durumu ise daha
vahim. Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Leyla Zana gibi
tecrübeli birkaç siyasi aktörün hoşnutsuzluklarını seslendirmeleri,
yeni bir çıkışa dönüşür mü o da belli değil.
Kısaca muhalefet cephesindeki tablo gerçekten iç
karartıcı…
Bunun birçok nedeni var ama en önemlisi "Yeni Türkiye'yi ve
küresel dünyayı" anlamaya çalışan
bir "siyaset" üretememeleri…
O partilerin iç yapısı bunu anlamaya, analiz etmeye de izin
vermiyor. İşte bu noktada, onlar için en büyük şans başkanlık
sistemi tartışmaları…