İstanbul 3'üncü incisine, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne
kavuşuyor. Garipçe köyünden alana kadar ciddi bir güvenlikten
geçiyoruz.
İşin sıkıya alınmasından herkes memnun.
Çok sayıda yerli ve yabancı devlet adamı, işadamı ve yabancı misyon
temsilcileri dikkat çekiyor. Kiminle konuşsam, her zamankinden
güvenli duruşuyla sanki bunun bir açılıştan çok farklı bir şey
ifade ettiğini anlatır gibiler.
Törene, bir köprü açılışından çok bir "dik duruşun" simgesi olarak
bakılıyor. Ya da sadece iki kıtayı buluşturan değil, Türkiye'nin
farklı coğrafyalara açılışının yeni köprüsü olarak. Ama üzerinde
asıl durdukları şey, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprüleri,
Avrasya Tüneli, 3. Havaalanı ve İzmir Otoyolu gibi devasa
yatırımlarla Türkiye'ye yönelik kuşatmalara meydan okunmasıydı. Hem
de yeni bir ruhla, 15 Temmuz direnişinin meydanlara yansıyan
Yenikapı ruhuyla...
Dün Cizre'de şehit edilen polislerin acısının sindiği alanda
konuştuğum her işadamı, her sivil toplum temsilcisi aynı şeyi
söyledi: "Teröre, bizi iç savaşa sürüklemek isteyen darbecilere
inat açılışlar sürmeli. Yaşama küsüp, bir şey yapamaz hale
gelmemizi istiyorlar; fırsat vermemeliyiz.
Onları ancak böyle yeneriz."