Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, 15 Temmuz darbe
ve işgal girişimini, FETÖ'cü darbecilerin Genelkurmay Başkanlığı'nı
ele geçirdiklerinde gözleri bağlanarak ve kelepçelenerek en sıcak
ve somut yaşayan önemli isimlerden biri.
Birkaç gün önce bu düzeyde bir komutan, ilk kez Türkiye'nin
stratejik müttefiki ABD'ye gitti ve SETA Vakfı'nın Washington
Ofisi'nin düzenlediği toplantıda, aralarında ABD'li askerlerin de
olduğu bir gruba 15 Temmuz'u anlattı.
O ABD ki, darbeden hemen sonra Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM)
General Joseph Votel'in ağzından "Türkiye'de muhataplarımız
tutuklanıyor" demiş ve yaklaşık 45 gün susmuştu.
Yaklaşık bir yıl sonra, bu kez karşılarında bir başka "muhatap"ları
vardı ve o darbenin nasıl kanlı bir darbe olduğunu bizzat ABD'de ve
onların gözlerinin içine bakarak anlattı. Tabii bu darbeden sonra
Türk askerleriyle, ABD'lilerin ilk karşılaşması değildi ama bu
kamuya açık bir alanda bir ilk yüzleşme olması nedeniyle önemli ve
anlamlıydı.
SETA, böyle anlamlı bir buluşmaya imza atarak önemli bir iş
yaptı.
Orgeneral Yaşar Güler, darbe gecesi Genelkurmay İkinci Başkanı
olarak tahminen saat 21.25 sıralarında odasında çalışırken, Özel
Kuvvetler'den yüzü maskeli bir grup askerin girdiğini anlatıyor ve
şöyle diyordu: "Bir Türk askerinin düşman askerine yapmayacağı bir
muameleyle karşılaştım. Beni tuttular. Bir süre sonra kapı açıldı
ve içeri emir subayım sivil kıyafetlerle girdi ve alaycı bir
tavırla, 'meraklanmayın komutanım bu bir tatbikat' dedi. O an bir
darbeyle karşı karşıya olduğumu anladım." Kelepçe takılan, gözleri
bağlanan Orgeneral Güler, bir odaya kapatıldıktan sonra darbeyi
kimlerin yaptığını ilişkin ilk izlenimini de şu çarpıcı tespitle
anlattı:
"Hapsedildiğim odanın kapısı açıldı ve tanıdık bir ses duydum.
'Yahu Yaşar sen burada ne arıyorsun?' diyen bir ses.
Yıllarca birlikte mesai yaptığım ailecek görüştüğüm bir insan, bir
havacı orgeneral, Akın Öztürk. Benim kelepçeli olduğum ortamda
serbestçe geziyor. Bana orada olduğumdan haberi olmadığını
söylüyor.
Bulunduğumuz ortamdaki özgürlüğü ilginç. Bizim tarafta olsaydı
benim konumumda olması gerekirdi ama öyle değil.