"Ağlamaktan mahvoldum..."
Söze böyle başlayan kadın dostum, uzun yıllar uluslararası bir
sivil toplum örgütünde çalışmış bir uzman. Yaklaşık 15
yılını Kiev ve Moskova'da geçirmiş. Bugün saldıran
ve saldırıya uğrayan iki ülkeyi de 2000'li yılların başından
itibaren iyi tanıyor. Özellikle de Ukrayna'yı...
Söze savaşın dehşetini içinde hisseden bir kadın hassasiyetiyle
başladı:
"Günlerdir bombalanan şehirleri, ölen çocukları, çaresiz
kadınları izliyorum. Atılan her bombada gözlerimin önüne
tanıdığım bir yüz geliyor. Dayanamıyorum ve
ağlıyorum. Ağlamaktan mahvoldum. Ukrayna bu dehşeti niçin
yaşıyor? Bunun için bir Batılı olarak Batı'ya lanet
ediyorum."
Ukrayna'da yaşadığı tanıklığa geçmeden Türkiye'nin bu
savaştaki tavrına dikkat çekiyor:
"Bizi Rusya'yla karşı karşıya getirmek istiyorlar
ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Rusya da Ukrayna da benim
dostum' diyerek tarihi bir çıkış yaptı. Erdoğan'a
oy vermediğimi biliyorsun ama hakkını teslim etmem
gerekiyor. Bu enfes bir strateji... Türkiye bu çizgide
kalmalı. Bunun için Erdoğan'a şapka çıkardım. Ayrıca AB'ye de
bir satranç oyuncusu gibi, 'Bizim AB üyeliğimiz için bize de
saldırı olması mı lazım' diyerek müthiş bir ders verdi.
İkiyüzlülüklerini yüzlerine vurdu. Helal olsun."
Gelelim Ukrayna tanıklığına... Sadece şunu söylemekle yetineceğim
ve sözü ona bırakacağım. Bugün ABD, Ukrayna'yı klasik vekâlet
savaşının bir aparatı olarak kullanıyor. Bu yüzden Ukraynalıların
yaşadığı kan ve gözyaşının sorumluları ortaktır: Rusya, ABD ve
AB...
Şimdi gelin bu gerçeği tanığından dinleyelim:
'PİSLİĞİN TAM ORTASINDAYDIM'