Türkiye'de-özellikle AK Parti'nin iktidar olduğu son 13 yılda-
bir muhalefet problemi yaşandığı çok açık. AB süreci dahil, AK
Parti hangi demokratikleşme adımını attıysa, karşısında başta CHP
olmak üzere asker- sivil bütün muhalif odakları buldu. Kıbrıs
meselesinden, idari reform girişimine kadar her konuda muhalefet,
AK Parti ne yaptıysa tersini söyledi.
Ergenekon'la başlayan Türkiye'nin darbelerle ve kirli geçmişiyle
yüzleşme süreci de aynı akıbete uğradı. Bu siyasetin en çarpıcı
örneği, son iki yılda Gülen Cemaati'nin iktidara karşı açık
savaş başlattığı süreçte yaşandı.
O tarihte, hatta o tarihten biraz önce başını CHP'nin çektiği,
içinde Doğan Medya grubunun da olduğu muhalefet hattı, Gülen
Cemaati'ne karşı 180 derece dönüş yapan bir siyaset izledi. Halen
de sürüyor.
Ağırlıkla askerlerin yargılandığı Ergenekon, Balyoz veya Askeri
Casusluk davalarını hatırlayın. O davalara sahip çıkanlar, "darbe
girişimi yok, her şey iftiradır" diyenler, ilginçtir bizzat o
davaları rotasından çıkartan, "sahte belgelerle" asıl
yargılanmaları gereken darbecileri değil suçsuz insanları içeri
atan, "devleti ele geçirmek" için kendi kadrolarının önünü
açan, Fethullah Gülen'e ve ekibine karşı tek kelime
etmedi..