Garip bir noktaya doğru götürülüyoruz. Müthiş bir algı
operasyonu devreye girmiş durumda. Daha üzerinden üç ay geçmeyen 15
Temmuz gibi kanlı ve hain bir işgal girişimi yaşamış bir ülkenin
ana muhalefet partisinin ve sol aydınların gündemine bakın.
Ağırlık Suriye, Musul'dan çok FETÖ soruşturması mağdurlarında.
Darbeden, ülkenin bekasını tehdit eden kanlı saldırıdan çok FETÖ
nedeniyle mağdur edilen insanlar konuşuluyor. 15 Temmuz'u unutturan
bir durum söz konusu. Bu konuda da kusura bakmasın CHP yönetimi
başı çekiyor ve darbeyi unutturmaya çalışıyor. Şu sorunun cevabını
merak ediyorum:
CHP'nin birinci önceliği iç savaşla ülkeyi işgal ettirmek isteyen,
241 insanımızı şehit eden, 2 bini aşkın insanı yaralayan FETÖ'cü
yapı mı yoksa mağduriyet mi? Sabahtan akşama CHP ve genel başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu mağduriyet siyaseti yapıyor.
30 bini aşkın dilekçeden söz ediyorlar. Peki, bunun ne kadarının
samimi olduğunu biliyor musunuz?
CHP yine tarihin yanlış tarafında duruyor ve darbeye maruz kalan
sivil iktidara karşı, mağduriyet üzerinden siyaset yaparak iktidarı
yıpratacağını sanıyor. CHP şu gerçeği ne yazık ki görmüyor; hükümet
çok zor bir dönemde bir yanda Suriye'de DEAŞ'la içeride PKK ile
mücadele ederken, öte yanda dünyanın en hain ve her kılığa
girebilecek örgütü FETÖ ile mücadele ediyor.
Ayrıca CHP ve çevresinin şu tespiti de doğru değil: Hükümet ve AK
Parti FETÖ ile mücadeleyi bahane ederek "Muhalifleri susturuyor!"
CHP aynı suçlamayı Ergenekon-Balyoz dönemlerinde de yaptı ama
görüldü ki "mağduriyet" yaratan AK Parti değil FETÖ'ydü. Türkiye'de
siyasilerin, DP-AP hatta 70'lerdeki CHP dönemleri de dahil
"muhalifleri susturma" derdi hiç olmamıştır. O bürokratik
vesayetçilerin işi... FETÖ de onların küresel versiyonu.
FETÖ'nün Ergenekon döneminde suçsuz insanları işin içine katmasının
siyasi bir hedefi vardı: "Devleti ele geçirmek..."