Milletvekili listeleri için dün son gündü. AK Parti ve CHP'nin
listeleri daha çok merak ediliyordu ve şaşırtma ihtimali yüksekti.
Öyle de oldu.
AK Parti listeleri güçlü bakanların ilk sırayı alması ve yüzde
50'lik bir değişim olmasıyla, CHP listeleri ise parti içinde öne
çıkan çok sayıda "sol ve ulusalcı" siyasi aktörü "tasfiye"
etmesiyle dikkat çekti. Biri ne kadar beklenen ve doğalsa diğeri de
o kadar şaşırtıcı ve sarsıcıydı. Çünkü beklenen, iktidarın
değişimle kendisini yenilemesi, muhalefetin ise her kesimi içine
alarak büyümeyi hedeflemesiydi.
Ancak CHP yönetimi tam tersini yaptı ve partide yakın tarihinin en
derin sarsıntısının yaşanmasına yol açtı. Önceki gece CHP'de yer
yerinden oynadı. Gece yarısı CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem
İnce'nin partiyi basması, Bülent Tezcan'la tartışması bile başlı
başına bir skandaldı. Bu baskınla listelerde küçük bir iki değişim
olabileceğini söylemekle yetinelim ve asıl meseleye geçelim.
CHP'de asıl mesele, basit bir kadro tasfiyesi değil, arka planda
kirli bir siyaset mühendisliğinin olduğuydu. Önce gidenler ve
gelenlere bakalım. Gidenleri ikiye ayırmak mümkün. Bir tarafta
kendilerini "sol" olarak tanımlayan İlhan Cihaner, Fikri Sağlar,
Mustafa Balbay, Zeynep Altıok gibi çok sayıda isim var. Diğer
tarafta, "Ulusalcı" ve Muharrem İnce'ye yakınlığıyla bilinen Haluk
Pekşen, Namık Havutçu gibi 10'u aşkın milletvekili var.
Arada FETÖ yapılanmasıyla ilişkili olduğu bilinen, o nedenle
yargılanan ve yurtdışı yasağı konulan Eren Erdem olsa da onun
durumu farklı. Bu tablo şunu gösteriyor; büyük oranda "sol" ve
"ulusalcı" aktörler temizlendi ve etkisiz kılındı. Geride Aykut
Erdoğdu ve Tuncay Özkan gibi birkaç "sol ve ulusalcı"nın kalması
sonucu değiştirmiyor. Bu tasfiyenin müsebbibi olarak Tekin Bingöl,
Erdoğan Toprak ve Seyit Torun gibi Kılıçdaroğlu'na yakın isimler
görünse de asıl dizayn edici isim Kılıçdaroğlu...
Kılıçdaroğlu, belki de hayatının son büyük siyaset mühendisliğini
yaparak CHP'yi bitişe götürecek yeni bir hamleye imza atıyor.
Listeye koyduğu her isim tam anlamıyla bir siyaset mühendisliği
ürünü. Sadece şunu söyleyelim, soldan onca adamı liste dışına atan
Kılıçdaroğlu, yeni listeye toplumun dini ve milli değerlerine
hakaret eden Sera Kadıgil'i koyabiliyor. Onun yanına da Abdüllatif
Şener gibi AK Parti'den kopan birini. Tam bir çelişkiler
yumağı.
Peki, bunu neden yapıyor? Daha önce de, Kılıçdaroğlu'nun izlediği
siyasetin CHP'den çok Akşener'in İP'ini ve HDP'yi öne çıkartacağını
yazdım. Bu gerçek listelerin açıklanmasıyla doğrulandı. Yukarıdaki
tablo, CHP içinde "milli" kaygıları olan "ulusalcılar"ın ve Batı
yakasında yaşayan eski merkez sağcıların Akşener'e, solcuların ise
HDP'ye yönelmesini hedefliyor.
CHP'liler bunun farkında ki bir CHP'li şöyle diyor: "Kemal Bey'e
göre CHP'nin yüzde 25 veya daha fazla oy almasının önemi yok.
Önemli olan AK Parti'nin önünü kesmek. Bunu da kendisinin ve
CHP'nin yapamayacağını biliyor. Bu yüzden CHP'yi feda edip, İyi
Parti ve HDP'nin önünü açıyor."
Bu plana, tasfiye edilenler nasıl tepki verir bilemem ama listelere
bakıldığında CHP'nin mecliste yüzde 20'lerin altına inmesi sürpriz
olmayacak. Böylece daha önce yazdığım; "Akşener'in derin planı" ile
Kılıçdaroğlu'nun derin planı örtüşmüş oluyor.
Bu durumda Muharrem İnce'nin geleceği de pek parlak değil.
Partideki gücü biteceği gibi onca nefes tüketmesi de sadece "genel
başkan olamadı ama cumhurbaşkanı adayı oldu" diye tarihe yazılmak
dışında bir işe yaramayacak.