Türkiye'nin birçok temel sorunu var ama en önemlilerinden biri
hiç kuşkusuz muhalefet sorunudur. Siyaset üreten, umut veren,
alternatif bir muhalefet partisinin olmaması sadece o partiyi veya
partileri destekleyenleri değil tüm ülkeyi umutsuzluğa
sürüklüyor.
Ortak bir demokrasi zemini oluşturulamadığı için ülke sürekli kavga
eden, gerilim yaşayan bir ruh halinden çıkamıyor. İktidarın her
yaptığına karşı çıkan bir ana muhalefet aklı, ülkede biraz olması
kabul edilen siyasi kutuplaşmayı giderek toplumsal kutuplaşmaya
dönüştürür. Yaşanan derin huzursuzluğun nedeni bu.
Toplumu huzursuz eden bu kötü siyasal zeminin nasıl oluştuğuna en
çarpıcı örnek Suriyeliler meselesinde yaşanıyor.
Bu konuda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başından beri
ibretlik bir siyasi yaklaşım izliyor. Özellikle seçim
dönemlerinde...
Kılıçdaroğlu'nun geçmişte "Geri gönderelim, bizim başımıza bela
olacaklar, vergi vermiyorlar" diye başlayan ve "Kusura bakma git
kardeşim" diyen onlarca açıklaması var.
Önceki gün grup toplantısında Kılıçdaroğlu'nun Suriyelilere ilişkin
söyledikleri ise ne vicdanla ne de demokrat bir siyasi akılla
açıklanabilir. Son dönemde AB ülkelerinde gördüğümüz ötekileştirici
yaklaşımın tıpatıp aynısı. Avrupa'da mültecilere karşı çıkan ve
başını ırkçı partilerin çektiği çok sayıda siyasi parti var ama
Türkiye'de bu işin öncülüğünü milliyetçi partiler değil, ne yazık
ki kendisini "sosyal demokrat" olarak niteleyen CHP yapıyor. Daha
ilginç olanı bu yaklaşıma karşı çıkan sosyal demokrat veya solcu
bir siyasi aktör de yok. Şu sözlere bakın: