Küresel dolar saldırısına karşı başta CHP olmak üzere
muhalefetin pozisyonu gerçekten içler acısı... Yarım ağız küresel
kur manipülasyonuna karşı çıkmaları göstermelik. Asıl dertleri AK
Parti iktidarı ve Başkan Erdoğan.
Böylesine açık bir küresel saldırı bile Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'ne bağlanıyor.
Kimi sistemi suçlu ilan ediyor, kimi de Muharrem İnce gibi 'Kanal
İstanbul durdurulsun' diyor. Akıl alır gibi değil. En aklı başında
görünen muhalefet aktörleri bile bu kısır döngüden çıkamıyor. Bu
gerçek bile Türkiye'de neden bir muhalefet sorunu olduğunu
gösteriyor.
Bu yüzden CHP, İP hatta henüz gündeme gelmeyen HDP'nin içi
kaynıyor.
Koltuk savaşları, küresel emperyalizmle aynı safta yer tutmak bu
partileri sarsıyor.
Alın CHP'yi... CHP'de imzalar toplandı ama kavga henüz bitmedi.
İnce'nin başını çektiği muhalefet imzalarla kurultayın önünü
açamayınca, yeni hamlelere hazırlanıyor.
Kılıçdaroğlu henüz rahatlamış değil, korku sürüyor. Muhalefet
önceki gün bir araya gelerek yeni yol haritasını tartıştı.
Önlerinde üç seçenek vardı; Olağanüstü Kurultayda ısrar etmek,
tüzük kurultayını devreye sokmak veya susup oturmak...
Şimdilik en güçlü olasılık tüzük kurultayını yaptırmak görünüyor...
Muhalefet, bayram sonrası tüzük kurultayının yapılması için
harekete geçecek. Kılıçdaroğlu yönetimini o noktaya getirdiklerinde
ise bambaşka hesaplar devreye sokulacak.
Muhalefetin bu hamlesine Kılıçdaroğlu, MYK'da değişiklik yaparak
cevap verdi ama kimseyi tatmin etmedi. Yeni küskünler oluşturmamak
kaygısıyla yapılan bu değişikliklerde dikkat çeken iki isim var.
Tuncay Özkan ve Oğuz Kaan Salıcı...
CHP'de üstü örtülen 'konsey' korkusu
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bugüne kadar kendisine karşı çıkan
tüm siyasi aktörleri elimine etmeyi başaran bir isim. Muharrem İnce
de bu kervana katılmış görünüyor. İnce'nin ilk hamlesini
Kılıçdaroğlu boşa çıkardı.
Ama CHP'de sadece İnce gerilimi yok. Başka isimler de var. İşte o
noktada Özkan ve Salıcı isimleri öne çıkıyor. Tuncay Özkan'ı imza
toplama sürecine damgasını vuran, "konsey" tartışması öne çıkarttı.
Özkan'ı o günlerde, Halk TV Genel Müdürü Şaban Sevinç, "CHP
dışarıdan bir konsey tarafından yönetiliyor" gibi vahim bir
iddiayla suçlamış ve ortalık karışmıştı. Arkası gelmedi ama
Özkan'ın MYK'daki pozisyonunu koruması bu konuda konuşmamasına
bağlanıyor.
Bu yüzden CHP kulislerinde sır dolu şu sorunun cevabı aranıyor:
"Acaba Özkan dışarıda kalsaydı ne olurdu?"
CHP'de öne çıkan ikinci isim, Oğuz Kaan Salıcı'yla ilgili de farklı
iddialar var. Bir kesim tarafından Kılıçdaroğlu sonrasına genel
başkan adayı olarak hazırlanan Salıcı'nın sürpriz bir biçimde
örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı yapılması ince bir hesaba
dayanıyor. Salıcı ve çevresi örgütte hakimiyet hesabı yaparken,
parti içinde sıkışan Kılıçdaroğlu da delege desteğini garanti
ediyor ve Salıcı'nın olası genel başkanlık hayalini söndürme hesabı
yapıyor. Çünkü Kılıçdaroğlu döneminde o göreve gelip de partide
etkili olan ve tutunan tek siyasi aktör yok. Şimdiden bu
hesaplaşmanın yerel seçim sonrası yaşanacağı söyleniyor.
CHP'nin niye siyaset üretemediği ve neden Türkiye toplumuyla
buluşamadığı sorusunun cevabı işte bu tabloda yatıyor. Türkiye'yi
teslim almak için devreye sokulan küresel kur saldırısına uyduruk
gerekçeler bulan bir CHP yönetimi, doğal olarak parti içi
çalkantıyı da durduramıyor. Böyle giderse -ki öyle görünüyor- CHP
içi iktidar savaşı bitmez.