CHP'de rahmetli Bülent Ecevit'in Karaoğlan dönemini saymazsak
CHP'nin ikinci kez açıldığı 1992'den bu yana yönetimiyle tabanı
arasındaki memnuniyetsizlik hiç bitmedi. CHP, güçlü iktidar
alternatifi üretemediği gibi güçlü muhalefet de üretemedi. Ama
güçsüz muhalefet hep oldu.
Ve hiçbiri "evdeki bulgurdan" olma korkusuyla köklü bir değişim
önermedi.
Bu yüzden muhalefet diye ortaya çıkanlar ya yarı yolda vazgeçti ya
da yeteri kadar oy alamayıp seçimi kaybetti.
Adı "Kurultaylar Partisi"ne çıksa da bu kurultaylardan yeni bir
yönetim çıkmadı.
Kurultayların yapamadığını ise bir komplo kaseti yaptı ve CHP'de
kimsenin değiştiremediği yönetim değişti. Tabii bu da CHP'nin
derdine deva olmadı, olamazdı da...
Bu yüzden her seçimden sonra veya her siyasi sıkışmada kulisler
hareketlendi, "Genel Başkan bu işi götüremiyor" talebi yükseldi ve
"sihirli değnek" sahibi lider arayışı sürdü. Aynı şey, 7 Haziran ve
1 Kasım seçim sonuçlarından sonra da devam etti. Ama hiçbiri
gerçekleşmedi.
Şimdi bir kez daha CHP kulislerinin hareketlendiğine ilişkin
haberler geliyor. Deniz Baykal, Muharrem İnce ve Fikri Sağlar gibi
birkaç siyasi aktörün birden harekete geçtiğinden söz ediliyor.
Ayrı ayrı bir çabaları olduğu biliniyor ama bir araya gelip
gelemeyecekleri bilinmiyor. Şimdi o doğrultuda bir adımın
atıldığından söz ediliyor. Kulislerde "Üçü bir arada olsa ne yazar"
diyenler de var "artık yolun sonuna gelindi" diyenler de... Durum
hâlâ ortada. Yani ne CHP yönetimi güven veriyor, ne de
muhalefet.
Yarın İstanbul'da Muharrem İnce özel bir kahvaltıda CHP'nin etkili
siyasi isimleriyle buluşuyor. Baykal'ın da bu buluşmaya yeşil ışık
yaktığından söz ediliyor ama en ilginci "sol, sosyalist" olduğunu
söyleyen Fikri Sağlar'ın devreye girmesi. Aslında kimse bir araya
gelmeleri değil ne söyleneceğini merak ediyor.