CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sıkışmış durumda.
Çareyi ucu açık "değişim" sinyali vermekte buluyor ama o da çare
olmayacak gibi. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun değişimden kastettiği çok
yıpranan MYK üyelerinden birkaçını değiştirmek.
Muhalefet cephesi, Kılıçdaroğlu'nun bu adımını cephe daraltma
hamlesi olarak görüyor.
Ama öyle bir hamle ki, bumerang gibi yakın çevresini bile
kaybetmeye yol açabilir. En çok yıpranan Bülent Tezcan, Özgür Özel
veya Veli Ağbaba gibi isimleri sildiğinde onları da küskünler
cephesine itmiş olacak. Bu da CHP'de kurultay sürecini
hızlandıracağı anlamına geliyor.
Zaten bildiğim kadarıyla ilk kez bir araya gelme ihtimali olmayan
birçok grup, hatta tek tek çok sayıda memnuniyetsiz siyasi aktör
kurultayın olması için sahaya inmiş durumda. Artık geri dönüş
zor.
Şu tabloya bakın... CHP'nin son dönem "kurucu babaları"
diyebileceğimiz Deniz Baykal'a yakın isimler, eski genel
başkanlardan Hikmet Çetin, partinin önemli isimlerinden Ali Topuz
ve Önder Sav bile sahada, imza topluyor.
İstanbul Kadıköy ve Adalar Belediye başkanlarının kurultay için
imza vermesinde bizzat Çetin-Topuz ve Sav üçlüsünün etkisi var.
Öte yanda, kurultay için sol kanat denilen Fikri Sağlar, Nihat
Matkap, İlhan Cihaner - Selin Sayek Böke gibi isimler de yoğun
çalışıyor. Bu süreçte belki de en ilginç ayrışma Alevi eksenli
siyasi aktörler arasında yaşanıyor. İstanbul eski il başkanı Cemal
Canpolat, Ali Şeker, Mehmet Tüm gibi hatta Kılıçdaroğlu'na başından
beri sürekli destek olan Tuncelili birçok siyasi aktör de kurultay
istiyor ve İnce'ye destek veriyor.
Bütün bu gruplar ve tek tek isimlerin önceliği kurultayın olması...
Biraz kavgalı ve gerilimli olsa da bunun başarılacağına kesin
gözüyle bakılıyor. Ama asıl mesele bundan sonra ne
olacağında...
Acaba bütün bu gruplar İnce'nin genel başkanlığında birleşebilecek
mi? Yoksa bir CHP'linin dediği gibi "çarşı karışacak" mı? Görünen o
ki bütün bu grupların başka şansı yok. Kendilerine alan açılması ve
yeni bir rüzgârın estirilmesi için Muharrem İnce'li bir CHP
denecek. Ama pazarlıklar da kıran kırana geçecek. Bu arada
sürprizler de yaşanabilir.
Özellikle sol kanat diye parti içinde pozisyon alan Selin Sayek
Böke ve İlhan Cihaner ikilisinin karşılıksız İnce'yi destek
vermeyecekleri hatta bir aday çıkartabilecekleri söyleniyor. Gerçi
Böke, açık açık aday olmayacağını açıkladı ama CHP'de bu tür
açıklamalar pek ciddiye alınmıyor. Böke olmasa da bir başka sol
adayın çıkması ihtimali var. Bu da kurultayda en az üç grubun
yarışacağı anlamına geliyor. Kılıçdaroğlu, İnce ve sürpriz sol
aday...
Bu olasılık Kılıçdaroğlu ve ekibini de umutlandırıyor. Acaba aradan
sıyrılabilir miyiz? Ancak benim gördüğüm kadarıyla bu ihtimal
zayıf. Son 8 yıllık Kılıçdaroğlu dönemi CHP'yi dar ve marjinal bir
alana sıkıştırdığı ve negatif bir algı oluşturduğu için bütün
gruplar "yeter ki değişsin" noktasında. İnce'nin de bu gerçeği
bilerek daha geniş katılımlı bir yönetim oluşturacağı var
sayılıyor. Kısaca muhalefet cephesinde bir ayrılık olmayacağı
öngörülüyor.
Geriye bir tek soru kalıyor: Yıllar sonra ilk kez CHP'de kurultay
yoluyla bir yönetim değişikliği olabilir.
Peki, Türkiye toplumunu umutlandıran bir siyaset değişikliği olur
mu?
İpucu yok ama ciddi bir beklenti var. O beklentinin karşılanıp
karşılanmayacağını da kurultayda göreceğiz.