Muhalefet partileri, son 3 yıldır istisnasız her yıl erken seçim
olacak diye yeri göğü inletti, ama hâlâ bir arpa boyu yol almış
değiller. Hem partiler arasında hem de her partinin kendi içinde
inanılmaz bir adaylık yarışı var ve bitecek gibi de görünmüyor.
CHP bu konuda başı çekiyor. CHP içinde giderek netleşen
bir Kemalciler, Ekremciler ve Yavaşçılar yarışı
vardı ve giderek sertleşiyordu.
Ancak çok değil bir hafta-on gün içinde öyle şeyler oldu ki,
siyaset mühendisliği yapsan böyle bir tablo ortaya çıkmazdı. Sanki
bir el, CHP içinde Kılıçdaroğlu'nun önünü açıyor, bir bir
rakiplerini elimine ediyordu.
Bu süreci komplo teorisiyle açıklayanlar bile oldu.
Ama her şey biz yaşarken ve gözümüzün önünde gerçekleşti.
Önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bizzat kendi eliyle öyle bir
hataya imza attı ki, Ajans değil, küresel dostları bile onu, öfkeli
seçmenlerinin elinden kurtaramazdı. Öyle bir havaya girmişti
ki, "Vız gelir tırıs gider" diyerek kendisine oy
verenlere meydan okudu, onlar da onu yerin dibine batırdı. Buradan
tekrar çıkabilir mi emin değilim, ama vazgeçmeyeceğini biliyorum.
Fırsatını bulduğunda yeniden o gezilerine başlayacak. Bu arada,
araya başka güç merkezleri de girebilir, bu ihtimal de yabana
atılmamalı.
Onun yaşadığı bu irtifa kaybı doğal olarak ABB Başkanı Mansur
Yavaş'ı da korkuttu. Bu korkuyla Yavaş da
Kılıçdaroğlu'nun "hışmına" uğramamak için bir süre işleri
alttan alacak. Ancak alttan almasına bile gerek kalmadan o da tıpkı
İmamoğlu gibi kendi şansını zora sokan bir hamle yaptı;
tuttu "milliyetçi" kimliğiyle
çelişen Kaftancıoğlu'na sahip çıktı. Zaten Ahmet Türk,
HDP'lilerin oy vermeyeceğini açıklamıştı, şimdi buna samimi
milliyetçiler de katıldı. Zirveyi zorlaması zor...