Her seçim sonrasında CHP için söylenmeyecek şey kalmadı, vakfa
dönüştürülmesinden, sol partilerle ittifaka kadar her şey söylendi
ama bir çıkış bulunamadı. Çünkü CHP, ne yüzde 25'i geçip umut
yaratabiliyor ne de yüzde 20'nin altına inip yeni partilerin önünü
açıyor.
Bu kısır döngü, sadece CHP'yi değil, Türkiye'yi kilitledi,
kilitliyor. Şu ana kadar da CHP içinden ve çevresinden bu kısır
döngüyü kıracak bir siyasi önerme gelmiş değil. Hâlâ kimi açık,
kimi dolambaçlı biçimde CHP'nin "aydınlatıcı" ışığını görmeyen
halkı ve AK Parti'yi suçluyor.
Oysa asıl sorun CHP'nin siyasi kimliğinde ve siyasetle ilişkisinde
saklı... O kimlikle de yüzleşmeyi göze alacak bir siyasi aktör veya
ekip çıkmadığı için ne CHP büyüyebiliyor, ne de Türkiye demokrasisi
istenen noktaya gelebiliyor.
Son iki seçime bakın... CHP, 7 Haziran'da uzlaşma açısından tarihi
bir fırsat yakalamasına rağmen iyi değerlendiremedi. Kendini
düzeltme problemi varken, çıkıp dışlayıcı bir siyasi dille 13
yıllık AK Parti politikalarını düzeltmeye kalktı.
Şimdi aynı şans bir kez daha 1 Kasım seçimleriyle önüne geldi.
İstese Türkiye'nin temel sorunlarının çözülmesine katkı sunabilir.
Önünde, 12 Eylül askeri diktatörlüğünün bize dayattığı anayasa ve
onunla ilişkili siyasi sistem, siyasi partiler ve seçim kanununun
değiştirilmesi fırsatı var. "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi"
var. Alevileri rahatlatacak "hukuki statü" verme önerisi var.
Ekonomide ikinci sıçrama yaptıracak reformlar var. Ve tabii
sınırımızda Rusya ve ABD'nin müdahil olduğu sıcak bir Suriye
meselesi var.
Tüm bunlar, ana muhalefet partisi CHP'ye siyaset üretme açısından
tarihi bir fırsat sunuyor. Çünkü AK Parti ile CHP'nin toplamı yüzde
75'i aşıyor ve bu güçle aşılamayacak hiçbir sorun yok. Ülkenin çok
temel sorunları için koalisyon ortağı olmak
gerekmiyor.Muhalefetteyken de sorun çözen parti
olunabilir. CHP bunu eski ezberleri tekrar eden bazı siyasi
aktörlerin "başkanlık sistemi" korkusuna kurban ederse yine
kaybeder.
Bulunduğu yüzde 25 bandını bile koruyamaz. Aslında başkanlık
sistemi CHP'nin ve bir türlü gerçekleştirilemeyen "sol ittifak"ın
da önünü açacak bir öneri. Ama ne yazık ki CHP, seçim
yenilgileriyle sürekli içe kapandığı için ufuksuz aydınların
mahalle baskısı yüzünden başını kaldırıp dünyada ve Türkiye'de
neler olduğuna bakmıyor. Çağı okuyamıyor, siyaset üretemiyor.
Dünyada birbirinden çok farklı parlamenter ve başkanlık sistemi
var. Hatta "yarı başkanlık" ve "güçlü başbakanlık" denilen ara
formüller bile var. Bunu bile "başkanlık sistemiyle kapımıza
gelmesinler" diyerek tartışmaktan korkan bir parti, halka umut
verebilir mi?
Hasan Bülent Kahraman hocanın dediği gibi CHP böyle yaparak,
"Bir kere daha siyasal alanı kendisine kapatıyor." Bu yüzden de iki
gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu tarihi çağrısını bile
görmüyor: