Kılıçdaroğlu CHP'si uzun zamandır açık bir
siyaset ortaya koymadan, klasik CHP çizgisinin tam tersi bir
siyaset izliyor. Başından beri FETÖ gölgesinin düştüğü bir siyaset
bu. Militan ulusalcı-Atatürkçü siyasi aktörleri tek tek elimine
eden, liberalsol- muhafazakâr siyasi aktörlere kucak açan, HDP
üzerinden jakoben solcu Kürtlerle kapalı kapılar arasında ittifak
yapan bir siyasi çizgi bu. Buna CHP denir mi bilemem ama şimdi buna
muhafazakâr-milliyetçi Kürtler de ekleniyor. Üstelik bunun için,
içerideki muhafazakâr Kürt siyasi aktörler değil, dışarıdaki Kürt
aktörler seçiliyor.
Bu, CHP açısından ilginç ötesi bir durum... Çünkü CHP'nin tarihi
bunun tam tersi uygulamalarla dolu. Bir kere Kürtleri yok sayan,
ret ve inkâr siyasetini hayata geçiren parti, "tek
parti" CHP'sidir. Bırakın Cumhuriyet dönemini, DP
döneminde bile 49'lar davasında olduğu gibi Kürt siyasi aktörlere
yönelik operasyonların arkasında hep CHP aklı vardı ve CHP bu
tarihiyle hiç yüzleşmedi. 90'lara kadar da bu böyle geldi. O
tarihte Deniz Baykal'ın da imza attığı
Kürt Raporu'na, yeni bir
başlangıç olabilir diye bakıldı ama...