AK Parti'nin içinden geçtiğimiz çalkantılı süreci, derin bir
kaosa dönüştürmeden çözme iradesine muhalefet partileri olumlu
cevap vermedi. Dün gerçekleşen MHP Genel BaşkanıDevlet
Bahçeli görüşmesi de beklendiği gibi olumlu bitmedi. Bu da
artık seçimin kaçınılmaz olduğunun işareti.
Şimdi geriye dönüp baktığımızda iki aya varan koalisyon
görüşmelerinde gelinen noktayı herkesin hakkaniyetle
değerlendirmesi gerekiyor. Muhalefette yer alan üç parti daha
başından beri "çözümsüzlüğü" dayatan bir tavır izledi. Bu
çözümsüzlük siyasetinin öncüsü MHP'ydi. MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçeli daha ilk günden, 4 maddede
şartlarını sıralayıp, erken seçim istedi. Milli irade, toplumun
beklentileri hiçbirini ciddiye almayan, hatta hiçe sayan bir tavır
sergiledi.
Gelgitler yaşayan, dediğim dedik diyen bir siyaset izledi. Ne
seçime yanaştı, ne koalisyona. Ülkenin yangın yerine dönmesi de
umurunda değil. Anlaşılan MHP, bütün hesaplarını oyunu artırmanın
veya pozisyonunu güçlendirmenin üzerine kurmuş durumda.
Koalisyon konusunda MHP'den daha makul davrandığı imajı veren
CHP'nin durumu da farklı değil. CHP eğer Türkiye'nin içinden
geçtiği zor dönemi önceliyor olsaydı, çok daha uzlaşmacı bir yol
izler ve ülke de hükümetsiz kalmazdı.