MHP Kongre'ye gider mi, yönetim değişir mi değişmez mi şu sıralarda herkesin merak ettiği soruların cevabını en geç bu ay sonunda alacağız. Ama bir süreden beri MHP muhalefetinin iddialı ismi Meral Akşener'le ilgili sorduğumuz sorulara ne yazık ki, "Faili meçhuller kabulümdür" dışında bir cevap alamadık. Özellikle de Türkiye'nin milli güvenlik problemi haline gelen Fethullah Gülen ve "Paralel Yapı"sıyla ilgili sorulara... Akşener'in paralel yapıya bakışı önemli, çünkü Gülen şebekesinin devletin kılcal damarlarına sızıp yükselmesinde Tansu Çiller'in başbakanlığı ve Akşener'in bakanlığı süreci bir sıçrama dönemi olmuştur. Aslında Gülen'in devlet içindeki örgütlenmesi çok daha gerilere dayanıyor ama Çiller döneminde özellikle de emniyet içinde kök saldığı herkesin çok bildiği bir gerçek. Bir süre önce Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, Çiller'in, Akşener rahatsızlığını yazdı. Nedeni de Akşener'in sık sık Çiller adını kullanması. Hatta Çiller, hükümete yakın bazı siyasetçilere, Akşener'in çıkışıyla bir ilişkisi olmadığını, onun MHP içindeki yürüyüşüne destek vermediğini söylemiş. Bundan rahatsızlık duyması elbette hakkı. Peki Çiller, eski bir başbakan olarak aynı sorumluluğu bugün Türkiye'nin başına bela olan bir yapıyla, o gün İçişleri Bakanı yaptığı bir siyasi aktörün ilişkisi hakkında neden duymuyor? Bu daha önemsiz bir konu mu? Şimdi asıl soruya gelelim. O dönemde de konuşulan şu soru merak ediliyor: Akşener'in özellikle içişleri bakanı yapılmasında Fethullah Gülen'in "Kadın başbakana dirayetli bir kadın içişleri bakanı çok yakışır" tavsiyesi etkili oldu mu?