Her şeyin birbirine karıştığı, daha doğrusu bilinçli biçimde
karıştırıldığı zamanlardan geçiyoruz. Bu gerçek, diktatörleri
kahraman ilan edenlerin insanlık ağıtı yaktığını, terörden medet
umanların barış çağrısı yaptığını görünce daha iyi
anlaşılıyor.
Bunlar şimdi de, kıyıya vuran o küçük beden üzerinden "insanlık
dersi" vermeye kalkıyor. "İnsanlık öldü mü?" diye tweet atıp yazı
yazıyor. Bu nasıl bir zihniyet kırılması, bu nasıl bir insanlık
hali... Düne kadar, ölümden kaçan o insanları "neden Türkiye'ye
alıyorsunuz?" diyenler, halkı kışkırtanlar sanki onlar değil. Şimdi
kalkıp hiçbir şey yaşanmamış gibi ağıt yakıyorlar.
Hiç utanmaları da yok. 5 yıldır Suriye'de yaşanan insanlık dramı
karşısında kılını kıpırdatmayanlar, 300 bini aşkın insanı öldüren
diktatörü görmezden gelenler, yurdunu terk eden 8 milyona yakın
insana yardım eli uzatmayanlar birdenbire insanlık âşığı
kesiliyor.
Oysa dünyanın vurdumduymazlığına, içimizdeki ve dışımızdaki
"Batılılar"ın tezgâhlarına ve kışkırtmalarına rağmen o insanlara
kucak açan bir ülke var: Türkiye. Peki, siz o Türkiye'ye ne
yaptınız? Hep karşı çıktınız. Gidip o diktatörün elini sıktınız.
Masum yüzlü milletvekillerinizi göndererek o diktatöre meşruiyet
kazandırdınız. Onun ayakta kalması için ölümlere, sürgünlere
sesinizi çıkarmadınız. Kendi ülkenizi bile ihbar ettiniz.
Hatta öyle ileri gideniniz oldu ki, tıpkı CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi seçim uğruna
"Suriyelileri geri göndereceğiz, buralarda ne işiniz var" dedi. Siz
de alkışladınız. Dahası bunları pervasızca söyleyenler, bir kez
olsun dönüp o diktatöre "sen halkını bombalayamazsın" demedi,
diyemedi. Ama 2 milyon Suriyeliye kapısını açan, insani yaşam
koşulları sağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a demediğinizi
bırakmadınız. Hatta "Onlara 6 milyar harcıyorsun, emekliye neden
vermiyorsun" diyecek kadar alçalanlar bile oldu.
Şimdi o alçaklığı hâlâ yapan ve bi