15 Temmuz gecesi darbeden öte nasıl bir dehşeti atlattığımızı
zaman geçtikçe daha iyi anlayacağız.
Bunun sıradan bir darbe olmadığı çok açık. Bu nedenle Cumhurbaşkanı
Erdoğan üstüne basa basa, farklı bir tespit yapıyor ve "işgal
güçleri"nden söz ediyor.
Darbeci teröristlerin FETÖ elemanı olduğu belli. Ama sadece onlar
değil, işin içinde Erdoğan karşıtlığı üzerinden darbe yapmaya ikna
edilen "başka subaylar" da var. Bu birlikteliğin nasıl
sağlandığının ayrıntıları eminim yakında çıkar ama şu sorunun
cevabı daha çok merak ediliyor: Darbecilerin dış desteği var
mı?
Önümüzdeki sürecin belki de en çok tartışılacak konusu bu olacak.
Çünkü bu mesele, geçmişte olduğu gibi sadece antiemperyalist küçük
sol grupların değil artık Türkiye'yi yöneten partilerin hatta
hükümetlerin gündeminde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son konuşmasında özellikle "işgalciler"den
söz etmesi ve sık sık "üst akıl"a göndermelerde bulunması boşuna
değil. Bu konuda belki de en net ve sert açıklama Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu'dan geldi. Bakan Soylu, darbenin
ertesi günü Habertürk televizyonundan Türkiye'ye şöyle
sesleniyordu:
"Bunları toprağa girdikten sonra söyleyecek değiliz. Darbe
başarılmış olsa idi bugün ölmüş olacaktık. Ölmüş olduğumuzu
varsayarak söylüyorum ve bas bas bağırıyorum. Bu darbenin arkasında
ABD vardır. Bu darbenin arkasında ABD vardır. Bu darbenin arkasında
ABD vardır." Bakan Soylu, bu iddiasını şöyle temellendiriyor ve
sözü FETÖ'ye getiriyordu: "Bu çapulcu çetesi, uçakları kaldırma
cesaretini kimden almıştır? Son 1 ayda bir buçuk ayda kim darbe
söylentilerini ortaya koymuş? Bunların tesadüf olduğunu kimse bize
söylemesin. Bu darbenin arkasında neyin ne olduğunu biliyoruz."