Önceki gün yazdığım İstanbul Emniyeti'ndeki iç gerilimin bir
benzeri de İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde yaşanıyor. Bunun son
örneğini Hrant Dink soruşturmasında gördük. O
soruşturmanın kapsama alanına son dönemde "kamu görevlileri"nin
girmesiyle yeni bir dönem başladı. İşte Çağlayan Adliyesi'ndeki
gerilime yol açan da bu yeni durum.
Soruşturmayı yürüten Savcı Gökalp Kökçü'nün hazırladığı
iddianame 2 kez ısrarla başsavcı vekilliği tarafından iade edilince
ortaklık karıştı. Acaba ne vardı da iddianame iki kez iade
edilmişti? Başsavcı vekilliğine göre, "eksik delil toplandığı, bazı
şüpheliler hakkında istenen cezaların hakkaniyete uygun düşmediği
ve başsavcılık makamı ile istişare edilmeden basına bilgi
sızdırıldığı" ileri sürülüyordu.
Ama soruşturmayı yürüten Savcı Kökçü farklı düşünüyordu ve bunu da
başsavcı vekiline gönderdiği 5 sayfalık "manifesto" gibi yazısında
dile getirdi. Yazıda önce soruşturmanın tüm evrelerinde elde edilen
yeni deliller, gözaltı süreçleri ve tüm aşamalarda Başsavcılığın
bilgilendirildiğine, hatta başsavcı vekilinin bilgisi dahilinde
soruşturmanın bir bölümünün ayrıldığına yer veriliyordu. Sonra da
iddianamenin, şüpheliler Ahmet İlhan Güler, Reşat
Altay, Engin Dinç hakkında 'İhmal suretiyle ölüme neden
olma' suçundan, Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na ve Dink davasının
görüldüğü mahkemede verilen ifadeler, tanık anlatımları, soruşturma
evrakları ve raporlar incelenmek suretiyle hazırlandığı
belirtiliyordu.
Ama asıl iade gerekçesi çok farklıydı: Savcı Kökçü'ye göre asıl
iade gerekçesi, şimdi Emniyet İstihbarat Daire Başkanı (cinayetin
işlendiği dönemde Trabzon Emniyet İstihbarat Müdürü) olan
şüpheli Engin Dinç ve halen polis okulu müdürü olan o
dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü şüpheli Ahmet İlhan
Güler hakkında takipsizlik kararı verilmesi yönünde baştan
beri yapılan "tavassut ve baskı"ların sonuçsuz kalmasıydı.
Yani savcı açıkça, soruşturma sürecinde savcılık makamı olarak
farklı ortamlarda baskılara maruz kalındığını, zaman ve isim de
belirterek bu baskıların detaylarını vererek anlatıyordu.