Hafta sonu Başbakan Binali Yıldırım'ın, Diyarbakır'da Doğu ve
Güneydoğu Yatırım- Destek hamlesini açıkladığı toplantıya
katıldığımı yazdım.
Döndüğümde herkesin sorduğu şey Kürt toplumunun ruh haliydi.
Toplum, hafızasında derin izler bırakan 40 yıllık düşük yoğunluklu
çatışmayla, 2.5 yıllık Çözüm süreci arasında seçimini yapmış
durumda. Kürt toplumu, artık yaralı ruhunu iyileştirecek merhemin
barış ve sivil siyaset olduğunu biliyor.
Ama henüz tepeden inmeci, ittihatçı Kürt siyasetçilerini aşamadığı
için sesi yüksek çıkmıyor. Ayrıca şiddetin ve mikro milliyetçiliğin
öne çıktığı coğrafyada, AK Parti dışında başka Kürt siyasi
alternatifi de yok. Bu sıkışmışlığı aşmak da hiç kolay
görünmüyor.
İşte bu noktada hükümetin ekonomik açılımlarıyla siyasi
yaklaşımları yeni bir dönemin işareti olarak yorumlanıyor. Bölgede
yüksek bir beklenti var ve bunların bir an önce yapılması
isteniyor. Başka bir siyasi güç olmadığı için de her şey hükümetten
ve AK Parti'den bekleniyor.
Sokaktaki insanın, PKK-HDP hattının oluşturduğu şiddet ağırlıklı
mahalle baskısına karşı tek sığınağı bu. Kürt aydın ve sivil toplum
örgütlerinin şiddete karşı ses vermeleri ise olumlu bulunuyor ama
yetmiyor.
Bu açıdan Başbakan Yıldırım'ın sık sık Diyarbakır'a gelmesi,
ekonomik hamleyi oradan başlatması, bölge insanı tarafından çok
önemseniyor ve sonucu merakla bekleniyor.
Daha önce de yazdım, bölge insanının tek derdi var: Acaba ekonomik
paketin kaderi eski paketlere benzer mi?