15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve FETÖ davalarıyla Türkiye,
hukuken olmasa da siyaseten ilk kez bir gerçekle yüzleşme fırsatı
yakalıyor. 1960'tan bu yana yaşadığımız darbelerin, sağ sol
çatışmalarının, dayatılan Alevi- Sünni, Türk -Kürt gerginliğinin ve
dindar- laik kutuplaşmasının arkasındaki güç hiç bu kadar net
görülmemişti.
Zamanında görülseydi daha doğrusu siyasi kadrolar görseydi kim
bilir belki 70'leri değilse bile 90'ları daha az kanlı yaşardık, bu
kadar ağır bedel ödenmezdi. Geçmişte bir kesim görse de diğeri
görmedi ve bu günlere geldik. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sık
sık "üst akıl" dediği, emperyalizmden onun gizli gücü Gladyo'dan
söz ediyorum.
Hâlâ bazı siyasiler bu gerçeği görmüyor, görmek istemiyor.
Geçmişten birkaç sahneyi hatırlatmakta fayda var. 1974'te Kıbrıs
çıkarmasından sonra rahmetli Bülent Ecevit'in yaşadığı hazin bir
sahne çok şey anlatıyor. Dönemin genelkurmay başkanı Semih Sancar,
Başbakan Ecevit'e Özel Harp Dairesi'ne para verilmesi gerektiğini
söyler. Ecevit şaşırır; "Bu da nerden çıktı" der. Sancar'ın cevabı
ülke olarak son 40 yılda yaşadıklarımızı da açıklayacak nitelikte:
"Bugüne kadar ABD ödüyordu."
Bağımsız bir devletin en mahrem ve önemli kurumunun parasını bir
başka devletin ödemesinden daha vahim ne olabilir? Sadece Ecevit
değil, Demirel ve dönemin diğer siyasetçileri de bu gerçeği
görmezlikten geldi. O gün bunun gereği yapılamadığı için yıllar
yılı bu ülke sağ-sol çatışmalarından, Kahramanmaraş ve Çorum'da
yaşanan kanlı katliamlardan, suikastlardan, yargısız infazlardan ve
en önemlisi darbelerden kurutulamadı.