CHP ve CHP'lilerin FETÖ ile ilişkisi böyle giderse daha çok
tartışılacak. Ne zaman bu konu açılsa CHP'lilerin klasik tavrı
değişmiyor: "Asıl ilişkisi olan ve onları besleyip büyüten AK
Parti." Ne yazık ki bu gerçek, CHP'lilerin geçmişte ve özellikle de
17-25 Aralık darbesinden sonra gözümüzün içine baka baka
FETÖ'cülerle ilişki kurduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Geçmişte herkes gibi, günümüzde ise aleni bir biçimde CHP'lilerin,
FETÖ'cülerle ilişki kurduğunun onlarca örneği var. CHP'nin eski
genel sekreteri Kasım Gülek'ten genel başkanları Bülent Ecevit'e
kadar birçok CHP'linin o yapıyla iyi ilişkisi olduğu gibi
dikkatlerden kaçanlar da vardı. Birkaç gün önce eski Kültür Bakanı
Fikri Sağlar, Habertürk TV'de Didem Aslan Yılmaz'ın programında
konuşurken, şöyle diyordu: "Ben 1994'te Tansu Çiller
Başbakanlığında bakandım. Çiller, hiç kimseye haber vermeden
Fetullah Gülen ile terörün tanımının yapılması konusunda görüşmeye
gitti. Ben bu görüşmeye tepki göstererek o günkü hükümetten istifa
ettim."
Bir siyasi aktörün, Başbakan'ın FETÖ ile ilişkisine tepki
göstererek istifa etmesi ilkeli bir davranıştı. Peki o koalisyon
hükümetinin ortağı olan SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ne
yaptı? Sağlar'ın cevabı kısa; "Devam etti."
Bu tablo şunu gösteriyor; geçmiş bütün hükümetler, FETÖ'nün
devletin kılcal damarlarına sızmasını görmediği gibi yer yer destek
de oldu. SHP iktidar ortağı olarak sadece onlara değil birçok şeye
göz yumdu, üzerine gidemedi. Bunu da en iyi Sağlar biliyor.
Sağlar'ın bakanlığını yaptığı DYP-SHP iktidarı, Türkiye'de devletin
rutin dışına çıktığı, Sivas Madımak dahil onlarca karanlık olayın
yaşandığı ama üzerine gidilmediği bir dönemdi. Arkasından gelen
Susurluk Skandalı da araya "irtica" sokularak sulandırıldı ve sonuç
alınamadı. O dönemde Meclis araştırma komisyonu üyesi olan Sağlar,
Susurluk Skandalı'ndan sonra ısrarla derin yapı ve Gladyo denilen
gizli yapı üzerinde durdu.
Şimdi buraya bir nokta koyup, CHP'lilerin AK Partilileri en fazla
suçladığı Ergenekon dava sürecini hatırlayalım. O dava darbe
çağrılarının ve tehditlerinin ayyuka çıktığı 2007 ortasında
başladı. Kerinçsiz'lerin, Veli Küçük'lerin cirit attığı en karanlık
dönemdi. Dava, toplumda yükselen, "devleti kirli yapılardan
temizleme" beklentisi nedeniyle büyük umut yaratmıştı. Bu yüzden de
davaya AK Parti dahil, sivil demokrat, liberal, solcu birçok kesim
destek verdi.
Şimdi sıkı durun, o isimlerden biri de CHP'li Fikri Sağlar'dı.
CHP'lerin sürekli karşı çıktığı o davaya Sağlar'ın nasıl destek
verdiğini Uğur Mumcu'nun ağabeyi Ceyhan Mumcu'dan dinleyelim.
Mumcu, Ergenekon duruşmalarının başlamasından yaklaşık bir ay önce
Sağlar'ın bir televizyonda yaptığı şu konuşmaya dikkat çekiyor:
"Ergenekon komünizme karşı kontrgerilla örgütlenmesi içine giren
resmi ama yasadışı faaliyetler içine girebilen kurumların,
kuruluşların Türkiye'de hâlâ işbaşında olduğunun göstergesi."
Sonra da bunu yorumluyor: "Gladyo konusunda 'kimse bilmez ben
bilirim' diyen Fikri Sağlar bu yorumunun devamında 'Şimdi
Ergenekon'a baktığımız zaman devletin daha dışarıda olduğu, ortada
başrolü oynayan emeklilerin bulunduğu ama devletin içindeki
kişilerle ilişki kurduğu en son dalgada işte tutuklanan beş
teğmenin dördü ve bir öğrenci yani ilk defa muvazzaf bir subay'
demektedir.
Sağlar bu yorumunda, şimdi partidaşı olan Teğmen Mehmet Ali
Çelebi'nin emekli Kızılay Müfettişi Kemal Aydın'la ilişkilerini
örnek gösteriyor ve Çelebi'nin şahsında 'Gladyo ispatlandı' diye
yorum yapıyor." Şimdi merak ediyorum CHP'liler "Kemalist-Solcu"
Sağlar'ın bu görüşüne ne diyecek?