Türkiye'de 16 Nisan tarihi gelecek on yıllarda bir milat olarak
anılacak. Bu tarihin ne kadar önemli olduğu belki bugün tam olarak
algılanmıyor ama gelecekte ne kadar önemli olduğu çok daha net
anlaşılacak. Çünkü bu değişimi böylesine önemli kılan sadece
içerideki demokrasi mücadelesi değil, asıl mücadele dışarıda
verildi. Bu yüzden dışarıda da referandumun kazananları ve
kaybedenleri var.
İçeride statükoyu savunur düzeyde de olsa demokrasi mücadelesinde
kim hangi pozisyonda olursa olsun kabul edilebilir ancak işin vahim
tarafı, bu mücadelede çok sayıda ülkenin açık taraf olmasıydı. Daha
vahimi de o ülkelerin başını FETÖ ve PKK gibi darbe yapan,
F-16'larla halkı bombalayan, terör ve şiddet üreten örgütlerin
arkasında durmalarıydı.
Onlar da destek oldukları FETÖ ve PKK da kaybettiler.
Böylece bu mücadele, yine ilk kez yıllardır bize, "demokrasi
ve demokratik ülke" diye takdim edilen ülkelerin
çıkarları söz konusu olduğunda demokrasiyi nasıl hiçe
sayıp, darbeci ve terör örgütlerinin birer
destekçisi olabileceklerini gösterdi, demokrasi maskelerini
düşürdü. Bu yüzden 16 Nisan bizim için çok daha anlamlı bir
milat.
Hatırlamakta yarar var, bazı ülkelerin taraf olması nedeniyle bu
mücadele, ABD'den AB'ye Balkanlar'dan Kafkasya'ya her coğrafyada
ilgi ve dikkatle izlendi. Sonuçta, açık taraf olanlar kaybettiği
gibi gönlü bu coğrafyadaki gelişmelerde olan dost ülkeler de
kazandı. Kazananlar arasında özellikle FETÖ'ye mesafe koyan Bosna
Hersek, Bulgaristan,