CHP ve Altılı Masa'da henüz İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu meselesi bitmiş değil. Kılıçdaroğlu'nun bütün karşı çabasına rağmen, İmamoğlu hâlâ umutlu ve aday olacağına da inanıyor.
Bunda kuşkusuz "Ablası" Meral Akşener'in "kazanacak" aday diye karşı çıkmasının büyük katkısı var. Kimileri Akşener'in böyle bir direnç göstermesini kendi adaylığına bağlasa da İmamoğlu bunun tam tersini düşünüyor ve ona göre hazırlık yapıyor.
Bu konuda ABD, FETÖ ve HDP'nin de kendisini tercih edeceğine ve açık destek vereceğine inanıyor. Öyle olmadığını da kimse söyleyemez. Aslında önümüzdeki seçimlere "yeniden diriliş" gözüyle bakan FETÖ'cülerin bu konudaki tavırları iki yıl önceden belli. Gerekçeleri de Akşener gibi Kılıçdaroğlu'nun "kazanamayacak" aday olması. Bunu da ötekiler gibi gizli saklı yapmıyorlar, tıpkı Türkiye'de İmamoğlu'nun besleme medyası gibi açık açık Kılıçdaroğlu'nun "Dersimli" oluşu üzerinden anlatıyorlar.
İşin ilginç tarafı, bu gerçeğe rağmen Kılıçdaroğlu hâlâ ve ısrarla FETÖ'cülere selam yollamaya devam ediyor. Hatta onların söylemiyle 15 Temmuz'a "kontrollü darbe" demekten, Meclis'i, Başkan Erdoğan'ı, devleti, kurumlarını, siyasi aktörleri "tahrip siyaseti" ile itibarsızlaştırmaktan da vazgeçmiyor.
Bu çabası bir işe yarar mı bilemem ama Kılıçdaroğlu'nun işi hiç kolay değil.
Çevresini kuşatan bütün güçler, hem "kazanacak" hem de daha "kullanışlı" bir adayı tercih edeceklerini açık açık söylüyor. O kazanacak aday Kılıçdaroğlu mu -ki toplumsal rüzgâr ondan yana- yoksa daha derin ilişkileri olduğu iddia edilen ve sürekli irtifa kaybeden İmamoğlu mu olacak göreceğiz?
Akşener'in deyimiyle dananın kuyruğunun kopacağı günlere az kaldı.